Risale Haber-Haber Merkezi
Joost Lagendijk, dinin rolünü marjinalleştirmek yönündeki çabalardan dolayı birçok Türk'ün Atatürk'ün tahayyül ettiği yeni ulusla bağ kurmakta zorlandığını söyledi.
Zaman'daki yazısında Kanada Ontario'daki Wilfried Laurier Üniversitesi'nde Ortadoğu ve İslam tarihi doçenti olan Gavin D. Brockett'in "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" kitabını okuduğunu belirten Lagendijk, "Brockett'in Türk kimliğinin teşekkülüne dair söyledikleri oldukça çarpıcı ve bana göre her Türk öğrencisi için müfredatın bir parçası olmalı" dedi.
Brockett'in 1930'lardaki Atatürk döneminde ortaya çıkan milliyetçi tarih anlatısının iki ana temasına karşı çıktığını ifade eden Lagendijk, yazısında şu görüşlere yer verdi:
"Biri Mustafa Kemal'in 1923 öncesinde de mevcut olan bir kimliği halihazırda taşıyan bir Türk ulusunun varlığına dair iddiası. Brockett bunun 'açıkça yanlış' olduğunu ikna edici bir şekilde gösteriyor. Yazarın aksini ispat ettiği ikinci tema Atatürk'ün yeni Türk ulusunu tutkulu modernleşme programı üzerinden başarıyla yarattığı ve bundan dolayı takdir edilmesi gerektiği düşüncesi.
"Brockett, Atatürk'ün modern cumhuriyetin kurumlarının oluşmasında oynadığı son derece önemli rolü inkar etmeksizin şunu gayet açık ortaya koyuyor: 1945'ten önce Türk nüfusunun büyük bölümü, bilhassa büyük kentler dışında yaşayanlar, kendilerini Atatürk'ün yaratmaya çalıştığı ulusla özdeşleştirmiyordu. Brockett'in iddiasına göre, bunun başlıca sebeplerinden biri 'laiklik' mefhumuna tanınan merkezi roldü. Dinin rolünü marjinalleştirmek yönündeki çabalardan dolayı birçok Türk Atatürk'ün tahayyül ettiği yeni ulusla bağ kurmakta zorlandı. Kitabın ana temalarından biri de Türkiye vatandaşlarına Ankara'dan zorla dayatılan yeni ulusal kimliğin daha önceki dini ve etnik kimlikleri yerinden etmeyi başaramadığı iddiası. Brockett'in ifadesiyle: "Allah tahtından indirilmedi!"