Hayat tuhaflıklarla dolu. İnsanoğlunun esrarlı hallerine hudut çizilmiyor. Yaşanan şeylere kimi zaman anlam vermek imkansız neredeyse. Biri İslam’dan deizme, diğeri ateizmden İslam’a kayıyor. Bunun için sıralanan deliller namütenahi. İslam’dan deizme doğru kayan biri Hz. Peygamber’e (asm) hissi mucize verilmediğini ve bundan dolayı İslam ile ilgili şüphelerinin olduğunu söylüyor. Daha doğrusu İslam’a ve Kuran’a ait tereddütlerinin ana kaynağının bu olduğunu söylüyor.
Başka biri Hz. Peygamberin (asm) üstün ahlakından dolayı ateizmi bırakıp İslam’a girdiğini söylüyor. Üstelik hissi hiçbir mucize görme ve onlara gönderme yapma ihtiyacı duymadan. Üç seçenek var diyor: Hz. Muhammed (asm) ya doğru söylüyor, ya sahtekardır ya da deli veya şizofrendir. Tarih bize gösteriyor ki sahtekar veya deli olduğunu ispat edecek hiçbir akl-ı selim yok şu küre-i arzda. Öyleyse doğru söylüyor. Sahtekar ve aldatıcı olan bir kimse söylediği şeylere herkesten fazla inanmaz ve onları yaşamaz.
Ümmi bir şahsın dilinden ve halinden sadır olan bir dinin şu an bir buçuk milyar mensubu var. Ve getirdiği mesaj içinde apaçık çelişki denebilecek hiçbir husus bugüne kadar gösterilemedi. Getirdiği tevhid akidesindeki açıklık, bütünlük ve tutarlılık yeryüzünün hiçbir dininde yok. İslam’ın en muhteşem yönü bütün kutsallıkları ve imtiyazları toplayarak sadece Allah’a tahsis etmesi ve böylece arada şarlatanlık yapabilecek bütün aracıları reddetmesi.
İki daire var: uluhiyet dairesi ve ubudiyet dairesi. Ubudiyet dairesinin içinde melekler ve peygamberler dahil bütün yaratılmışlar var. Ve bunlar ontik açıdan hepsi eştir ve eşittir. Şirkin tümüyle reddi bütünlüğü, Allah dışında hiçbir kutsalın olmayışı tutarlılığı, ontik açıdan eşitlik adaleti temsil eder. İşin dikkate değer olan tarafı şu ki: Hakan Talha Alp, Hz. Peygambere hissi mucize verilmediği için kuşkuya düşüp deizme doğru yelken açarken; Cem Meriç ateizmden İslam’a geçişinde böyle bir sorun yaşamıyor hiç.
Meriç’in hidayete ermesinin nedeni Hz. Peygamberin yüce ahlakı ve getirdiği mesajın ontolojik ve epistemolojik açıdan inanılmaz tutarlılığı. Garaudy’nin ihtida hikayesi de böyle değil miydi? Meriç bir tıp doktoru ama Arapçayı kendi çabasıyla öğrenmiş oldukça zeki biri. Nüansları kolayca fark ediyor. İki saatlik “Neden Müslüman Oldum?” başlıklı videosu dikkatle ve ibretle dinlenilmeye değer. Retorik yok, ön yargı yok, mucize yok. Sadece delil var, akıl var, yaşantılar var.