Atina’da Arapların, Pakistanlıların ve Bangladeşlilerin gittiği camiler var, ancak herkesin birlikte gittiği bir cami yok. Yunan Devleti son iki yılda yasallaştırdığı ilk üç camiden biri Hamza Camii. Yazın hizmet vermeye başlayan camiye özellikle Bangladeşli göçmenler gidiyor. Caminin yeşil kapısında bulunan levhada yasal iznin numarası bulunuyor. Caminin sorumlusu olan Bangladeşli Halil Helal, 20 yıldır Yunanistan’da yaşıyor ve “yasallığın haklar yanında sorumluluklar anlamına da geldiğini” çok iyi biliyor.
Bunun dışında Atina’da iki yasal cami daha bulunuyor. Biri Yunanlı Müslümanların Pire’deki camisi diğeri ise Batı Atina’da Pakistanlıların camisi. Her üç durumda da devlet 2014 ve 2015 yıllarında camilerin çalışması için gerekli izinleri vermiş. Üç resmi caminin yetkilileri bir taraftan devletin gözü ve kulağı da oluyor. Örneğin bundan birkaç ay önce Pakistan cemaatlerinin yetkilileri, Yunan yetkili makamlarına gönderdikleri mektupta, izinsiz bir camide vaaz veren bir vaizin şüpheli davranışları hakkında bilgi vermiş ve “İslam diniyle bağdaşmayan vaazlar vererek Sunileri münafıklara karşı cihada davet ettiğini” aktarmıştı. Söz konusu vaiz tutuklanıp Amigdaleza göçmen merkezine götürüldükten sonra Yunanistan’ı terk etmişti.
Yunanistan genelindeki birçok kaçak yapıda olduğu gibi Atina’da yasallaşmamış durumdaki camiler de aynı süreci izliyor: Camiler önce yapılıyor ve sonra gerekli izinler alınıyor. Ancak Paris’te yaşanan terör saldırıları sonrası Fransa’nın ibadethanelerde politika yapan din görevlileriyle ilgili kararı Atina’daki ibadethanelere de farklı bir ışık tutuyor. Atina Olimpiyatları’ndan sonra bu konuda birçok iyileştirme söz konusu.
Kaynak: Azınlıkça