Risale Haber-Haber Merkezi
29 Mayıs tarihi İstanbul'un fethi kadar Ayasofya'nın camiye dönüşümünü de hatırlatan önemli bir tarihtir. İstanbul'un fethinden sonra şehre giren Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya'ya giderek Bizans'ın bu en büyük mabedinde ezan okutur ve şükür namazı kılar.
Fetihten sonraki ilk Cuma namazını Ayasofya' da kılacağını ilan eder ve Ayasofya'nın derhal Cuma namazı için cami olarak hazırlanmasını emreder.
Üç günlük gece gündüz yoğun bir çalışma ile Ayasofya, Cuma namazına hazırlanır. Ayasofya'nın ibadete hazırlanması sırasında Fatih, sanat değeri yüksek olan mozaik ve tasvirlerin kırılmasına müsaade etmez. Sadece namaza engel teşkil etmeyecek şekilde badana ile üzerleri kapatılır. Kıble tarafına gelen tasvirler kaldırılır, hemen mihrap, minber ve tahta bir minare yapılarak 3 günde Doğu Roma'nın en büyük kilisesi, muhteşem bir Osmanlı camiine dönüştürülür.
İstanbul'un manevi fatihlerinden Fatih hocası Akşemseddin Hazretlerinin kıldırmış olduğu ilk Cuma namazı ile cami olmuştur.
Fatih Sultan Mehmet, Ayasofya camiine çok önem verir. Yıllarca bakım onarım görmeyen, bakımsızlıktan adeta harabeye dönen Ayasofya'nın imarı ile yakından ilgilenir. Gerekli bakım onarımlar yapılarak Ayasofya kısa sürede mamur hale getirilir.
Fetih'den sonra, savaş hukukuna göre ganimet olarak Fatih'in şahsi mülkü haline gelen ve mal sahibi (Fatih) tarafından cami olarak vakfedilen Ayasofya hakkında , Fatih Sultan Mehmet'in kayda değer bir hassasiyeti vardır. Evliyaullahtan olduğu bilinen Fatih Sultan Mehmet Hazretleri, şahsi vakfı olan Ayasofya Camiinin 20. yüzyılda ibadete kapatılacağını hissetmiş olmalıki, Ayasofya Camii vakıf senedinin sonuna ilginç bir not eklemiştir. Ayasofya Camii vakıf senedinde vakıf sahibi Fatih Sultan Mehmet şöyle demektedir:
"İşte bu benim Ayasofya Vakfiyem, dolayısıyla kim bu Ayasofya'yı camiye dönüştüren, vakfiyemi değiştirirse, bir maddesini tebdil ederse onu iptal veya tadile koşarsa, fasit veya fasık bir teville veya herhangi bir dalavereyle Ayasofya Camisi'nin vakıf hükmünü yürürlükten kaldırmaya kastederse, aslını değiştirir, füruuna itiraz eder ve bunları yapanlara yol gösterirse ve hatta yardım ederse ve kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkıp, camilikten çıkarır ve sahte evrak düzenleyerek, mütevellilik hakkı gibi şeyler ister yahut onu kendi batıl defterine kaydeder veya yalandan kendi hesabına geçirirse ifade ediyorum ki huzurunuzda, en büyük haram işlemiş ve günahları kazanmış olur. Bu sebeple, bu vakfiyeyi kim değiştirirse, Allah'ın, Peygamber'in, meleklerin, bütün yöneticilerin ve dahi bütün Müslümanların ebediyen laneti onun ve onların üzerine olsun, azapları hafiflemesin onların, haşr gününde yüzlerine bakılmasın. Kim bunları işittikten sonra hala bu değiştirme işine devam ederse, günahı onu değiştirene ait olacaktır. Allah'ın azabı onlaradır. Allah işiten dir, bilendir." (Ahmet Faruk Nizamoğlu)