Risale Haber-Haber Merkezi
Taraf yazarı Amberin Zaman, İstanbul'daki Ayasofya'nın ibadete açılmasına karşı çıkarak "kalbine hançer saplanacağını" söyledi.
Trabzon’daki Ayasofya Müzesi'nin camiye dönüştürülmesini eleştiren Zaman, "Ramazan ayının ilk Cuma namazı, 5 temmuz günü, Vakıflar Genel Müdürü ve Trabzon Müftüsü’nün de aralarında bulunduğu cemaat tarafından kılındı. Elhamdülillah. Böylelikle Evlad-ı Fatihan görevlerini yerine getirmiş, 1461 tarihinde Fatih Mehmet Sultan tarafından fethedilen Trabzon’dan son “gâvur” izi silinmiş ve Fatih Sultan’ın ruhu huzura kavuşmuştu. Anlayış bu olsa gerek. Haberi ilk okuduğumda yüreğime bir hançer saplanmıştı" dedi.
Trabzon'da cami olmadan önce müze olarak faaliyet gösteren Ayasofya'ya ısrarla "kilise" diyen Zaman, Trabzon'a gittiğini "ucubelik silsilesi" ile karşılaştığını ileri sürdü. Zaman, "Kilisenin yakın zamana kadar yemyeşil olan bahçesi kurumuş. Bahçenin bir ucunda sıra şeklinde dizilen modern musluklar ve önlerindeki yeşil plastik tabureler sözde abdesthane görevi görüyor. Duvarları İncil’den esinlenen çeşitli motiflerle bezeli kilisenin ana kubbesi altına kurulan mescit kontrplak minberiyle, kan kırmızısı halısıyla ve yanına yerleştirilen Türk bayrağıyla adeta “Benim burada ne işim var?” diye bağırıyor. Geniş bir alanı kaplayan halı, kilisenin en önemli özellikleri arasında anılan yer mozaiklerini gizliyor" şeklinde yazdı.
2012 yılında İznik Ayasofya'sının cami olarak ibadete açılış töreninde bulunan Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın konuşmasına yer veren Zaman, konuyu İstanbul'daki Ayasofya'ya getirdi ve korkusunu yazıd:
"Arınç bakın neler demişti: “Bursa’nın İznik ilçesindeki Ayasofya Camii’nde 700 yıldan beri ibadet yapılamıyordu. Maalesef daha sonraları ibadethane olmaktan çıkarılmıştı. Geçtiğimiz kurban bayramında İznik Ayasofya Camii’ni ibadete açtık. İkinci müjdemiz Trabzon’daki Ayasofya Camii’nin ibadete açılmasıdır inşallah. Bu cami müze hâline getirilmiştir. Bizim dönemimizde böyle bir şey olamaz. Camiler Allah’a ibadet etme yerleridir.”
Bu mantıktan yola çıkıldığında tek bir sonuca varabiliriz —uçuk da gelse insana. Sırada İstanbul Aya Sofya Müzesi var. Yıldırımhan’a göre hukukî, dinsel ve tarihî perspektiften bakılınca buna herhangi bir engel yok. Zira İstanbul Aya Sofya Sultan Fatih Mehmet’in malıydı ve vakfiye senedindeki bedduasında cami kalmasını emrediyordu. “Ah, evet tabii, yani şey” diye gevelemeye başlıyorum. Daha fazla saçmalamadan izin istiyor ve ayrılıyorum. Kalbime yeni bir hançer saplanmış vaziyette..."