Uçak yere, Rus’un aklındakiler ise dile düşer…
Fatih’in kahraman torunları haddini aşan Rus uçağını düşürdü ve Rusya aklından geçenleri düşürdü… Rus milletvekili “Madem uçağı düşürdünüz Ayasofya'yı Ortodoks Kilisesi'ne iade etmenizi bekliyoruz” diyor… Ayrıca, Türkiye’de insanların siyasiler tarafından İslamlaşmasından da rahatsızlık duyduğunu dile getiriyor Putin…
Soğuk ülke, soğuk aklına şunu sokması gerekir: Burası İslam ülkesi ve Türkiye'den beklediğiniz samimi adım ancak değerlerine sahip çıkmasıdır ve bunu da size sormayacaklar!... Ayrıca Ayasofya Fatihin mirasıdır, evlatları da bu namus gibi mirasa sahip çıkıp, cami haline yeniden döndüreceklerdir… Siz samimi adım atında, ta oralardan kalkıp, mazlumları DEAŞ bahanesi ile bombalamayı bırakın! Ne hikmetse Rusya’nın beklentileri içimizdeki Ruslarla aynı; İslam’a düşmanlık, Ayasofya için hadsizlik…
Şimdi bizim için Ayasofya yeniden hakikatleri görecek bir ayna olacak… Çok uzun süredir aynaya bakamıyoruz; yakamız bozuktur, bakışımız bozuktur, duruşumuz bozuktur, farkında değiliz… Kendimizden, değerlerimizden, inancımızdan ve aynamız Ayasofya’mızdan uzaklaştırdılar… Dönüp, aynaya bakmalı; bakıp kim olduğumuzu hatırlamalı… Aynaya bakıp küffarın bizden neler beklediğini, hiç unutamadıklarını, almak istediklerini hatırlamalı… Hatırlamalı ve duruş iyice sağlamlaştırılmalı…
Biz ki, ezan ile geniş coğrafyalarda Allah’ın (c.c) birliğini, Efendimizin (sav) resûllüğünü ilan edilmesini hayatımızın gayesi bilmiştik… Tekrar iman ve Kur’an’la yeni diriliş, yeni destanlar yaşanması eşiğinden adım atılacaktır… Suriyeli mazluma sahip çıkmakta bir destandır… Kâfiri tanımak bir destan, birlik olmak destan, oyuna gelmemek ise meydan muharebesinden büyük bir destan… Ve muhteşem bir destan olarak; Ayasofya aynamıza bakıp, geçmişi ve atamızın vasiyetini gerçekleştirmek, emanet üzerine çekilen ihanet perdesini yırtmak olacak… Ayasofya’yı bizden karanlık ve soğuk ağızla isteyenlere yıldızları titreten tekbir sesleri ile: “Alın size Ayasofya” diyeceğiz…
Yirmilerin ortasından beri, aslana dandik bir aynadan, asıl kişiliğini göstermeyen aynaya bakmayı salık verdiler; bakınca kendini ürkek bir kedi gibi görüyordu… 20. Asrın İslam emektarları ise: “Hayır hayır, kedi değilsiniz. Aslansınız, ruhunuz kedileşmiş ancak Kur’an’nın nuru ile bu ürkekliği atıp, yeniden aslan olduğunuzu görüp ve aslana yakışır gibi davranırsınız…” der gibiydiler…
Ahhh ne çekti bu millet! İngiliz ve Siyonist oyunları ile tırnağı, şuuru kendi insanı tarafından sökülüp atılmıştı… Sen kalk viyana kapılarını titret ve zamanında senin için setler yapılsın, İstanbul’u büyük bir savaş sanatı ile fethet, serhatlarda kılıcın kalem, atın mühür küffarın böğrüne böğrüne yaz… Zaferleri nallar ile mühürle, sonra gizli komitelerin oyunuyla kolun kanadın kırılsın. Sudan çıkmış balık gibi doksan küsur yıl aynaların bile tiksineceği hale gel…
Geçti şükürler olsun; ateşimiz düştü, komadan çıktık, şuurumuz yerine geldi… Bıraktığımız yerden tüm mazlumlar adına, Müslümanlık adına küllerimizin altından imanla yeniden ayağa kalktık… Bütün dünyadan daha merhametli ve daha cömert cebimiz, soframız, kucağımız mazlumlara açıldı… Türkiye çalışıyor, Türkiye üretiyor, Türkiye gerekeni yapıyor…
Karanlık ve soğuk ülkeden kalkıp gelen, Türkmenleri DEAŞ bahanesi ile bombalayan ve haddini aşan Rus uçağına gereken dersi bile kendi silahımızla verdik ve düşürdük ama insanlıktan düşmeden… İçimizdeki Ruslar can havli ile yine kin kusmaya başladılar… Meğer içimizde Rus’un, küffarın ne çok şubeleri varmış… Bu ne olduğu belirsizler, çok şey oldular… “Hepimiz Türkmen’iz, hepimiz vatan için biriz” diyemediler… Düşman füzesine gerek kalmadan, bizim alçakların yaylım ateşi şaşkınlık verici… Ama şükürler olsun; bu yaşananlar, içimizdeki Rus’u tanımayı sağladı.