Risale Haber-Haber Merkezi
Milletin hasretle cami olarak açılmasını beklediği Ayasofya'da düzenlenen "Yeditepe Bienali"nde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Bediüzzaman Said Nursi'nin "güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır" sözlerini aktardı.
Ayasofya'da heyecanlıyım, duygusalım
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Fatih Belediyesi ve Klasik Türk Sanatları Vakfı iş birliğiyle Anadolu Ajansı'nın global iletişim ortaklığında Ayasofya'da düzenlenen "Yeditepe Bienali"nde konuşan Erdoğan, Ayasofya'da bulunmaktan dolayı heyecanlı ve duygusal olduğuna dikkat çekti:
"Heyecanlıyım, duygusalım, öyle zannediyorum ki bu muhteşem, muhteşem olduğu kadar mübarek çatının, kubbenin altında konuşmak, hele hele garip asırlardan sonra konuşmak bayağı zor, birçok duygusallığı da beraberinde getiriyor."
Güzel gören güzel düşünür...
Erdoğan, isim vermeden Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin sözlerini de paylaştı:
"Kıymetli dostlar; kudema, güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır diyor. Peygamber Efendimiz Aleyhissalatu Vesselam bir hadise şeriflerinde, Allah güzeldir, güzeli sever buyuruyor. İşte sanat Allah’ın insana bahşettiği güzellikleri arama, bu güzelliklere ulaşma yolculuğunun adıdır. Üstat öyle diyor; sanat Allah’ı aramışmış meğer diyor. Sanat, insanın dünya hayatını yine Allah’ın kuluna bahşettiği yetenek ve kabiliyetlerle güzelleştirme çabasının ürünüdür. Biz bu çabanın ürünlerini mimariden ahşaba, hüsnühattan tezhibe, minyatürden ebruya kadar hayatımızın hemen her alanında görüyoruz.
Sanatkar tabiatta Allah’ın güzelliğini görendir
"İslam medeniyetinde ihtişam ile sadelik, vakar ile tevazu, yeni ile eski, dünya ile ahiret iç içedir, yani biraradadır. Bizim geleneğimizde sanatkar tabiatta Allah’ın güzelliğini gören ve bu güzelliği taşa, kağıda, ahşaba, demire işleyendir. Medeniyetimizdeki her bir sanat eserinin güzelliği, zarafeti yanında bize kulluğumuzu, bu dünyadaki asıl var oluş gayemizi de hatırlatmasının sırrı işte budur.
Tarihi camilerin bir kısmı müzeye, bir kısmı depoya, bir kısmı da ahıra çevrilmiştir
"Tabi burada temel sıkıntının bir dönem ülkemize hakim olan zihniyet olduğunun farkındayız. Türkiye uzun yıllar sanat, kültür ve tarih deyince sadece belli bir dönemi, belli bir kalıbı esas alan kısır ve dar bir bakış açısının esiri olmuştur. Bizans’tan çok Bizans’çı, Batıdan ziyade Batıcı, ama her halükarda milletin değerleriyle kavgalı bu zihniyet ecdadın bize bıraktığı mirasın kıymetini de ne yazık ki bilememiştir. Tarihi camilerin bir kısmı müzeye, aynen burası (Ayasofya) gibi, bir kısmı depoya, maalesef bir kısmı da ahıra çevrilmiştir. Biz şu anda Fatih ilçesindeyiz, sadece şu sur içinde ne yazık ki o tek parti döneminde 300’ü aşkın mescit yok edilmiştir. Sur içi derken Fatih’i kastediyorum, merkezi kastediyorum. Ve biz bunları şimdi yeni yeni çıkartıp ihya etmenin, inşa etmenin gayreti içerisindeyiz.
Kur’an-ı Kerim eğitiminin dahi gizli saklı yapılabildi
"Çoğu zaman ihmalkarlıktan dolayı bu mescitler, camiler yıkılmış, içindeki yüzlerce nadide eser talan edilmiştir. Dönemin CHP’si asırlık kültür hazinemizi kendi ifadeleriyle bir gerilik numunesi olarak kabul etmiştir. Ecdat mirasının katı bir tasfiyeye tabi tutulması gerektiğini yine bizzat kendileri ifade etmiştir. Ne yazık ki bu sakat anlayıştan İslam sanat eserleri de nasibini almıştır. Kur’an-ı Kerim eğitiminin dahi ancak gizli saklı yapılabildiği o günlerde, hat, ebru, tezyin, tezhip gibi İslam sanatları da yok sayılmıştır.