Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Yusuf Sûresi 35-41. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
35-Sonra (Yûsuf’un suçsuzluğuna dâir) o delilleri görmelerinin ardından, yine de onu bir müddet zindana atmaları (böylelikle gözden uzak tutmaları kanâati) kendilerine uygun göründü.
36-Onunla berâber zindana iki de genç girmişti. Onlardan biri: “Doğrusu ben (rüyâmda) kendimi görüyorum ki üzüm sıkıyorum!” dedi. Diğeri de: “Doğrusu ben de (rüyâmda) kendimi görüyorum ki başımın üstünde bir ekmek taşıyorum, kuşlar ondan yiyor” dedi. (Bunlar:) “Bize bunun ta‘bîrini haber ver! Çünkü biz seni iyilik edenlerden görüyoruz” (dediler).
37-(Yûsuf) şöyle dedi: “Kendisiyle rızıklanacağınız hiçbir yemek size gelmez ki, daha (o) gelmeden onun te’vîlini (mâhiyetini) size haber vermiş olmayayım. Bunlar, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Şüphesiz ki ben, Allah’a îmân etmeyen ve kendileri gerçekten âhireti inkâr eden kimseler olan bir kavmin dînini terk ettim.”
38-“Çünkü (ben,) atalarım İbrâhîm, İshâk ve Ya‘kub’un dînine tâbi‘ oldum. Allah’a herhangi bir şeyi ortak koşmamız, bizim için (aslâ câiz) olmaz! Bu, bize ve insanlara Allah’ın bir lütfudur; fakat insanların çoğu şükretmezler.”
39-“Ey zindan arkadaşlarım! Ayrı ayrı olan bir çok ilâhlar mı hayırlıdır; yoksa, Vâhid (bir olan), Kahhâr (her dilediğini kahretmeye muktedir olan) Allah mı?”(*)
40-“O’nu bırakıp tapmakta olduklarınız, sizin ve atalarınızın onlara taktığı birtakım isimlerden başka bir şey değildir! Allah, onların hakkında hiçbir delil indirmemiştir. Hüküm ancak Allah’ındır! (O, size) kendisinden başkasına ibâdet etmemenizi emretmiştir. İşte doğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.”
41-“Ey zindan arkadaşlarım! (Rüyânıza gelince:) Biriniz yine efendisine şarab sunacak. Ve diğeri ise asılacak da kuşlar onun başından yiyecek! İşte hakkında fetvâ istediğiniz iş (bu şekilde) hükme bağlanmıştır.”
(*) “Allah birdir. Başka şeylere mürâcaat edip yorulma! Onlara tezellül edip (önlerinde alçalıp) minnet çekme! Onlara temelluk edip (yaltaklanıp) boyun eğme! Onların arkasına düşüp zahmet çekme! Onlardan korkup titreme! Çünki, Sultân-ı kâinât, birdir! Herşeyin anahtarı O’nun yanında, herşeyin dizgini O’nun elindedir; herşey O’nun emriyle hâlledilir! O’nu bulsan, her matlûbunu buldun; hadsiz minnetlerden, korkulardan kurtuldun!” (Asâ-yı Mûsâ, 10. Hüccet-i Îmâniye, 185)