Birlik olalım denince ne demek isteniyor anlaşılır gibi değil; konuşma güzel, sözler cilalı, arka plan sonra anlaşılıyor! Şunlar şöyle bunlar böyle; hep eksik tarafları gösterme ve olumsuzlukları sıralama!
Nerde kaldı söz?
Kulağın birine girdi nefeslenmeden diğerinden çıktı gitti! Çok gürültü var; bunları dinlemek bile zaman kaybı, vakit israfı! Sadra şifa olmayan kelam dinlemek; zihne maraz, kalbe zarar!
Hele sosyal medya!
Vatan kurtaran, dünyayı yöneten ne ararsan var! Sessizlik, sükut ne güzelmiş dedirtiyor.
Lüzumsuz sorular, lakayt cevaplar, kendini beğendirmeler, laf salatası konuşmalar... Arada nakarat beylik cümleler...
Ya dağa çıkmalı ya da içinde bir dağ oluşturmalı!
Sahi bu zihni ve kalbi yapı ile nasıl bir oluruz; bir olmayalım daha iyi! Bu birlik marazı arttırır!
Müfritane irtibat hasenede olur; böyle deyip başka şeyler konuşmak irtibatı zayıflatır, inşikaka sebebiyet verir! Tecrübelerle sabit olanı tekrar test etmeye gerek var mı?
Öyle desek de tekerrür edip duruyor aynı şeyler; konuşmaya devam ediyoruz; bir olalım, birlik olalım diye!
Şükür ki yazmak sükuti konuşma! İç serencamı camın ötesini taşıyor; olabildiğince hasbi olanı tedavi de ediyor. Kendini tedavi eden birilerinin yüreğine dokunuyordur umudu mutlu eden bir umut.
O umut yeşersin büyüsün ağaç olsun. Uzun cümlelerdense küçük bir hatırlatma bir günü, haftayı kurtarabilir!
Kelamsa Kelam-ı Ezeli, İbrahim Suresi 24-26 okunması tavsiye olunur. Sözün ne olduğu orada belirtilmiş. Umulur ki o sure ve ayet aranırken başka sure ve ayetlere de bakılır Kur’an’la hemhal çoğaltılır, vakit hasene ile dolar.
Evet “Bir”den geldik, “Bir”e dönüyoruz; ayrılık yok vesselam!