Nasreddin hocaya sormuşlar:
-Hocam, Mübarek Ramazanı her sene memnun edebiliyor musun acaba?
Hocada cevap hazır:
-Elbette, eğer memnun olmasaydı, her sene 11 gün erken gelir miydi? (*1.)
Bu minik fıkra işin lâtifesi de; “..acaba bizler o aziz ve nazlı misafirimizi memnun edebilecek miyiz?” İşte, bizim için bu çok önemli…
Öyle yâ; bu aziz misafir, öyle rastgele bir misafir değil ki!
Her birimizi hiç yok iken yaratan, 3-5 gıda ile yaşamamız mümkün olduğu halde yüz binlerce çeşit sebze, meyve ve gıda ile rızıklandıran. Bu rızıklarla gıdalanırken, iştihamızı arttırmak için miss gibi parfümlerle kokulayan, rengârenk şekillerle süslendiren ve bizlere sağlıklı bir iştiha veren o yüce Yaratıcımızın bir İLTİFATI olarak gönderilmiş bir misafirdir bu Ramazan-ı Şerîf…
“İltifatı” diyorum, çünkü yüzlerce hikmetlerle birlikte bizlere bahşedilen Ramazan-ı Şerîf, gerçekten Yüce Rabbimizin çok önemli bir iltifatıdır. Hem de öyle bir iltifatı ki; insanlık âlemi kuruldu kurulalı, hiçbir makam, hiçbir kimseye, hiçbir zaman böylesine bol ve cömertçe bir iltifatta bulunmamıştır.
Geçliğimde; bu iddialı cümleler bana telâffuz edilirken, cehaletimden “..yahu, şu Ramazan, hem açlıkla veya birtakım hareketlerimizi sınırlamakla, bize bir külfet getiriyor, hem de buna “iltifat” veya “mübarek” diyorlar,” diye hayıflanıyordum. RAMAZAN RİSALESİ isimli eseri okuyuncaya kadar, bu şeytânî vesveseden kurtulamamıştım…
Önce bu iltifatın ciddiyetini, “derecesini ve seviyesini” birlikte tahlil edelim:
Bazı alış-veriş müesseselerinde, kuruluş yıldönümlerinde veya özel günlerde “bir alana, yanında bir tane daha bedava”, belki de “bir alana, iki bedava” görebilirsiniz de, acaba “bir alana on tane daha bedava” veya “20 tane bedava” vereni hiç gördünüz mü? Yani “on kat avantaj” veren bir makam hiç yok, değil mi?
Oysa, Merhameti ve Şefkati sınırsız olan Yüce Yaratıcımız, Kur’ânı Kerimin indiriliş yıldönümünde, misafir ettiğimiz şu Mübarek Ramazan-ı Şerif hürmetine, bizlerin uhrevî hâsılatlarımıza öyle avantajlar, öyle kârlar ve öyle bedava eşantiyonlar veriyor ki, “ne kadar çok” olduğunu bile idrâk edemiyoruz.
Meselâ; herhangi bir ibadetimizin karşılığı bir hisse iken, bu mübarek ayda en az ON kat oluyor. Bu ay içindeki bazı gün, gece veya muayyen zamanlarda bu oran öyle yükseltiliyor ki, bazen 50 kat, bazen 100 kat, bazen, 300 kat, 700 kat, bazen 1000 kat, bazen 5.000 kat, hatta bazen de (meselâ Kadir gecelerinde) 30,000 kat fazlalık veriliyor.
Üstelik bunu vâad eden rastgele bir makam da değil, Ganiyyi Mutlak olan ve vaadinde asla dönmeyen Yüceler Yücesi Allahdır. c.c. …
Kullarını çok seven Yüce Rabbimiz, bu kadar yüksek kazançlı olan bir ay’da, bizleri gafletlerimizden, gizli şirklerimizden, isyanlarımızdan ve günahlarımızdan temizlemek ve Cennetine LÂYIK olabilmemiz için, âdetâ Rahmetini üzerimize saçmaktadır.
Bu kadar geniş bir Rahmet, Şefkat ve cömertlik karşısında, lâkayt kalınabilir mi hiç?...
***
Ramazan ayını değerli kılan nedenlerden birisi, Kutsal kitabımız olan Kurân’ın bu ayda indirilmiş olmasıdır. Yüce Allah Kurân’da (Bakara suresi, ayet 185) " Ramazan ayı, insanları kurtuluş yoluna götüren, doğruyu yanlıştan ayıran Kurân’ın indiği aydır" buyurmuştur.
Yüce Allah c.c. aynı surenin 183. âyetinde “Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” 185. Âyetin devamında da; "…Kim Ramazan ayına ulaşırsa oruç tutsun" buyurarak, Ramazan ayında oruç tutulmasını emretmektedir...
***
Ramazan ayı gerçekten bir ibadet ayı olarak yaşanır. Namaz ve orucun yanında aynı zamanda bir sosyal yardımlaşma ayıdır. Bu ayda yoksullar, düşkünler daha çok hatırlanır. Maddi durumu iyi olmayanlar veya işten eve iftara yetişemeyenler için, halka açık iftar sofraları düzenlenir. Kumanya kolileri hazırlatılarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırılır. Fitreler, sadakalar ve zekâtlar bu ayda (yukarıdaki avantajlardan yararlanmak arzusuyla) yoğunlaştırılarak verilir. Mukaddes mekânlar ve akrabalar ziyaret edilir. Dargınlar barışır veya barıştırılır.
***
Her yıl Ramazan aylarında; suç oranlarında, büyük ölçüde azalma olduğu da emniyet raporlarıyla sabittir. Birkaç örnek arz edeyim: Geçen seneki Ramazan ayında, Bursa valisi bir açıklama yapmıştı. Haberlerden aktarıyorum.
Bu mübarek ayda insanların huzura kavuştuğunu belirten Vali Ş. Harput, Bursa\'da asayiş olaylarının azaldığını müjdeledi. Harput, "Her gün emniyet müdürümden raporları alıyorum. Ramazan ayında asayiş olaylarında önemli ölçüde azalma olduğunu öğrendim. Bu beni çok mutlu etti. Bu ayda insanlar adeta melekleşiyor. Ramazan ayının bambaşka bir güzelliği var" diye konuştu.
Bir başka haber: Uşak Emniyet Müdürlüğünden 2010’da yapılan yazılı açıklamada, “..önceki yıl Ramazan’dan bir önceki ayda 375 olay meydana gelirken, bu oranın Ramazan ayında 284’e düştüğü belirtildi.”
2009’da ise: Bursa'da Ramazan ayının ilk iki haftasında suç oranlarında yüzde 40'lara varan düşüş yaşanırken, eğlence mekânlarında ise hiçbir olay yaşanmadı.
Afyon'da da: Ramazan ayından önceki iki haftada 200 olay yaşanırken, Ramazan'ın ilk iki haftasında bu sayı 100'ün altına düştü.
Türkiye'deki eğlence sektörünün en önemli merkezlerinden Bodrum'da ise; 2010 yaz sezonu bitmemesine rağmen, Ramazan ayı dolayısıyla alışılmışın dışında bir sessizlik yaşanıyor. Bodrum'da son iki haftada suç oranında da büyük bir düşüş yaşandı. Suç oranlarındaki düşüş yüzde 70'e kadar ulaştı...
***
Yukarıda, Ramazan risalesinden övgüyle bahsetmiştim. Bu güzide eseri burada sizinle paylaşmak isterdim, fakat köşe yazısı kapasitesine sığmayacağı için, sadece içeriğini arz edeceğim. (Mektubat: 29. M./2. Kısım-Ramazan Risalesi. 9 Nüktedir.)
Bu eserde: Ramazanı Şerifin ve orucun hikmetleri, Şeâir-i İslâm oluşu, şükre bakan, sosyal hayata, nefis terbiyesine, ahlâkı süslemeye, Kurân’ın inzâline bakan, dünyevî ve uhrevî kazancımıza bakan, şahsî hayatımıza, nefsin Rubûbiyetini kırmaya bakan hikmetleri, hârika bir tarzda izah edilmektedir. Sizlere kolaylık olsun diye link’ini arz edip, dua bekliyorum… Yazı: http://mercek.tripod.com/r1.html Video: http://www.nurpenceresi.com/index.php?oku=414 (M.Kırkıncı)
***
NOT: *1.) Ramazanın her yıl 11 gün erken gelmesinin hikmetlerinden sadece birisi: Vasat bir ömürde, orucun, yılın her mevsiminde tutulabilmesi, bu sisteme bağlı oluşudur.
2.) Bu sene asgarî fitre fiyatları 7,5 TL. olarak belirlenmiş olup, kişinin sosyal durumuna, günlük gıda harcamalarına ve zenginliğine göre değerlendirilir ve fitrenin üst sınırı yoktur. Mutlaka yoksul ve fakirlere verilmelidir. (Kuru üzüm ve Hurma ticareti yapan zenginlerin fitre hesabı, bize bir fikir verebilir. 2011 Yılı Kuru üzüm: 3-10 TL arası 6.5 TL.X 3333 Gr.=21,66 TL. Hurma: 5-26 TL. arası 15.5 TL.X 3333 Gr.=51,66 TL. gibi. Veya en güzeli ise; kişinin günlük gıda harcaması hesabıdır.).