Başlık olarak yukarıya çektiğimiz sözler, 4 yaşındaki Muhammed’e, yani Türkiye Başkonsolosu'nun davetiyle Cidde limanına demir atan TCG Gaziantep Fırkateynini ziyarete gitmek isteyen bir Türk ailesinin çocuğuna ait.
Daveti alan Türk aileleri, neşe ve merakla TCG Gaziantep Fırkateynine kendilerini götürecek otobüse binecekleri sırada, Konsolos güvenliği tarafından Komutanlığın talimatı üzerine eşi ve çocukları başörtülü olanlar, ayrıma tabi tutularak alınmamışlar.
Bu hareket, saf ve körpecik Muhammed’in çok ağırına gitmiş olacak ki, dimağına ömrü boyunca hiç silemeyeceği kötü bir imaj kazınmış. Cidde’de yaşayan Sami Açıksöz’e, oğlu Muhammed’e ve diğer ailelere karşı yapılan bu ayrımcılık ve hakaret, ordumuzu göklere çıkarmıyor, aksine itibarını düşürüyor.
Aden Körfezi'nde korsanlığa karşı oluşturulan uluslararası bir gücüne katılacak olan fırkateyn daha işe başlamadan; “Hedefini mi şaşırdı acaba?” diye düşünmeden edemiyorum. “Medarı iftiharımız” diyerek, “bizim” diyerek çocuklarımıza göğüs gere gere anlattığımız ordumuzu, bir komutan nasıl böyle küçük düşürmeye kalkışabilir ve körpe dimağlara kötü damgasını vurdurtabilir?
Bunu çocuklara izah etmek mümkün değildir. Nitekim babasından tatmin edici bir izahat alamayan Muhammed, gözü önünde diğer aileler alınırken; "Baba Türk askeri kötü mü? Bizi niye gemiye almadılar?" sözlerini söyleyebilmiştir. Bu sözleri söyletenler nasıl affedilebilir? Millete ve orduya ihanet suçundan yargılanmayı hak etmiyorlar mı?.
Bir gün önce çarşaflı Arap kadınlarını gemiye alanların, küçük Muhammed’e bu sözleri söyletecek kadar ümitlerini ve hayallerini yıkanların ikiyüzlü davranışları, karşılıksız kalmamalıdır. Aylardır Ergenekon çetesi, andıç ve sair komplolarla kahraman ordumuzun güzel imajını ve itibarını zedeleyen kişilerin, ister rütbeli, ister rütbesiz olsun, hak ettikleri cezayı bulmaları elzem hale gelmiştir. Ordumuz eski itibarını ancak bu şekilde geri kazanabilir.