Şehabettin Öztürkçü'nün haberi:
RİSALEHABER-Zeve Eğitim Kültür Derneği ve Van Risale-i Nur Talebeleri tarafından geçen yıl Bahçesaray'da (Müküs) temeli atılan Medrese-i Nuriye'nin açılış gerçekleştirildi.
Van, çevre il ve ilçelerden gelen Nur talebelerinin katılımıyla gerçekleşen açılış Kur'an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Ardından Kürtçe Mevlid-i Şerif okundu. Risale-i Nur dersinden sonra köy imamı kısa bir konuşma yaptı. Medrese-i Nuriyenin hayırlı hizmetlere vesile olması, İslam aleminin içinde bulunduğu zor durumdan kurtulması, Türkiye'nin her türlü şerlerden ve kötülüklerden muhafaza edilmesi için dua edildi, salavatlar getirildi.
Program, öğle namazının kılınması ve yemek ikramının ardından sona erdi.
BEDİÜZZAMAN VE VAN
Van, Bediüzzaman Said Nursi'nin hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Yıllarca Van'da bulunan Bediüzzaman, meşhur "Kur'ân'ın sönmez ve söndürülmez mânevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim" sözünü burada gördüğü bir gazete haberi üzerine söylemiştir.
Konuyla ilgili bilgi şöyle:
Molla Said'in Van hayatı çok verimli geçti. Bu arada gördüğü bir rüya ve hemen ardında Tahir Paşa'nın kendisine gösterdiği bir gazete haberi, onun dünyasında manevi fırtınaların kopmasına ve fikri mücadelesinin de parlamasına neden oldu. Bu rüyayı kendisinden dinleyelim:
"Eski Harb-i Umumîden evvel bir vâkıa-i sâdıkada görüyorum ki: Ararat Dağı denilen meşhur Ağrı Dağının altındayım. Birden o dağ müthiş infilâk etti; dağlar gibi parçaları dünyanın her tarafına dağıttı. O dehşet içinde baktım ki, merhum validem yanımdadır. Dedim: 'Ana, korkma. Cenâb-ı Hakkın emridir. O hem Rahîmdir, hem Hakîmdir.' Birden, o hâlette iken baktım ki, mühim bir zât bana âmirane diyor ki: 'İ'cazı Kur'an'ı beyan et.' Uyandım, anladım ki, bir büyük infilak olacak. o infilak ve inkılaptan sonra kuran etrafındaki surlar kırılacak Doğrudan doğruya Kur'an kendi kendini müdafaa edecek. Kur'an'a hücüm edilecek, İcazı onun çelik bir zırhı olacak. Ve şu icazın bir nevini şu zamanda izharına, haddimin fevkinde olarak, benim gibi bir adam namzet olacak ve namzet olduğumu anladım."
İşte bu rüyanın üzerinden çok geçmemişti ki, Tahir Paşa bir gazetedeki şu haberi ona gösterdi: İngiliz Meclisi Mebusan'ında Müstemlekat Nazırı elinde Kur'an-ı Kerim'i göstererek söylediği bir nutukta, "Bu Kur'ân İslâmların elinde bulundukça biz onlara hâkim olamayız. Ne yapıp yapmalıyız, bu Kur'ân'ı onların elinden kaldırmalıyız; yahut Müslümanları Kur'ân'dan soğutmalıyız." demiş.
İşte bu müthiş haber, onda târifin fevkinde bir tesir uyandırmıştı. İstidadı şimşek gibi alevli, duyguları ve bütün letâifi uyanık ve ilim, irfan, ihlâs, cesaret ve şecaat gibi harika inayet ve seciyelere mazhar olan Bediüzzaman, bu haber üzerine; "Kur'ân'ın sönmez ve söndürülmez mânevî bir güneş hükmünde olduğunu, ben dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim" der ve harekete geçer.