Erol Metin’in röportajı:
Risale-i Nurların basımına dair Kültür Bakanlığı nezdinde yapılan girişimlerle ilgili tartışmalar sürüyor. Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden Said Özdemir ağabey konu ile ilgili konuştu.
“BAKANLIĞIN KARARINI DESTEKLİYORUZ”
‘Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Risale-i Nurların basımını durdurduğu, bandrol vermediği’ şeklindeki haberlerin aslı nedir?
Şimdi çok kimseler para kazanmak, şöhret kazanmak için Risaleleri basmaya başladı. Kimin hakkı olup olmadığı birbirine karıştı. Bakanlık da bunun hakiki varislerini, hakiki sahiplerini bulmak için hepsini durdurdu. Bizimkini de durdurdu.
Siz ne yaptınız?
‘Belgeniz varsa getirin’ dediler. Biz de bizzat Bediüzzaman Hazretleri’nin verdiği muvafakatnameyi, vekaletnameyi gösterdik. ‘Sizinkiler tamam’ dediler ve bize verecekler. Daha iş bitmedi.
Sizin basmanıza izin verilecek?
Evet. Çünkü ilk önce biz almışız ve kendisinden almışız. Şimdi onların aldıkları, torununun torunundan almışlar.
Peki Gülen cemaati mensupları neden sürekli ‘bakanlık Risale-i Nurları yasaklıyor’ diye yayın yapıyor?
Kendilerininki korsan. Neden korsan? Çünkü kendileri gitmişler efendim torununun torunundan almışlar. Halbuki biz daha evvel bizzat Bediüzzaman Hazretleri’nin kendisinden almışız.
Onların basma yetkisi yok o zaman?
Basma yetkisi yok. Varislerden evvel Bediüzzaman’ın kendisine yetki verdikleri esas birinci. Varisleri ondan sonra gelir.
Bediüzzaman’ın yetki verdiği, basın dediği kişiler kimler?
Bizim İhlas Nur Neşriyat, bir de Envar Neşriyat. O da Ahmet Aytimur’un. Üstad ikimize izin verdi. Başka kimseye izin vermedi. Onun için birinci derecede Bediüzzaman’ın kendisi yetki verdiği kimseler basabilir. Kendi talebelerine verdi. Ondan sonra torunlarına dahi kalamaz. Onlar ikinci derecededir yani.
O zaman Gülen cemaatinin amacı ne günlerdir yayın yapıyorlar?
Bunlar tabii para kazanıyorlar, bir de şöhret elde ediyorlar ondan dolayı. Sonra esas bunların yetkisi olmamakla beraber bir de sadeleştirme namı altında bu eserleri bozdular. Bütün Nur talebeleri buna karşı çıktı. ‘Eserleri nasıl değiştiriyorsunuz?’ diye.
Tahrif mi ettiler?
Risale-i Nurları tahrif ettiler. Bundan dolayı Bediüzzaman’ın hakiki talebeleri onlara kızdı. Neden Üstad’ın eserlerini tahrif ediyorsunuz? Bunları mahkemeye verecektik fakat Allah’a havale ettik. Allah-u Teala da bunların hesabını görüyor.
Bakanlığın aldığı karar tahrifatı önleyecek mi?
Tabii tahrifatı önleyecektir. Çünkü artık hakiki varisler basabilecek. Diğerleri basamayacak. Bunun için tahrifatın önüne geçilmiş olacak.
Yani bakanlığın kararını destekliyorsunuz?
Destekliyoruz. Çünkü neden? Hakiki varisleri, bu işin hakiki sahiplerini arıyorlar. Tarihçe-i Hayat’tan dolayı bir buçuk sene yattık. Sonra bu eserlerden dolayı 9 defa hapishanelerde yattık. E bunlar kaç gün yattılar?
Sizin ödemiş olduğunuz bir bedel var. Onlar ise hazıra konuyor öyle mi?
Ödedik ya. Hazıra konup da ondan sonra para kazanalım, şöhret kazanmak…
Üstad da Risalelerin aslı korunsun diye sizlere yetki verdi?
İşte belgeyi gördünüz. Verdiği yetkide; ‘Benim vekilimdir. Her cihetle onu tevkil ediyorum’ diyor. Bizzat kendi hayattayken alındı bu ve noterde de tasdik edildi. Onun için başkası bizim iznimiz olmadan basamaz.
Bundan sonra öyle mi olacak?
Evet, bizim iznimiz olmadan basamaz. Neden? Üstad doğrudan doğruya yetkiyi bizlere verdi.
Peki Gülen cemaatine izin verir misiniz sadeleştirme yapıyoruz diyorlar?
Bozduktan sonra niye verelim? Bozuyorlar. Katiyen verilemez onlara. Basma hakları yok. Hem basıyorlar hem bozuyorlar.
Bugün baktığımızda onları da Risale-i Nur cemaati olarak kabul etmek gerekiyor mu?
Yok zaten kendileri ‘biz Risale-i Nur cemaatiyiz’ demiyorlar, ‘biz Gülen cemaatiyiz’ diyorlar.
Son olayda da kamuoyunu doğru bilgilendirmiyorlar. ‘Hükümet Risaleleri yasakladı’ diyorlar?
Yasak getirmedi. Esas bunun hakiki sahiplerini arıyorlar. Bunları doğrudan doğruya kim basmaya ehildir diye onları aramak için durdurdular. Onları bulduktan sonra serbest bırakacaklar.
Öbür türlü çok sayıda yayınevi basıyor Risaleleri?
Belki 20’ye yakın yayınevi basıyor. Hem para kazanılıyor hem şan şöhret elde ediliyor.
Bir de yayınevleri işlerine gelmeyen bölümü çıkartıp değiştirebiliyor?
Bazılarını değiştiriyorlar. Mektup ilave ediyorlar veyahut mektup çıkarıyorlar.
Bu doğru mu?
Katiyen doğru değil. Bizim İhlas Nur Neşriyat, bizzat Üstad’la beraber bastığımız için kendisi tetkik ediyordu. En doğru olan neşriyat odur.
Mesela Üstad’ın yazdığı bir mektup var. Bakıyoruz bazı yayınevleri 92’deki baskısına koymuş ama 94’teki baskıda çıkartmışlar?
İşte maalesef kendi işlerine geleni koyuyorlar, işlerine gelmeyeni koymuyorlar.
Son olarak eklemek istediğiniz bir husus var mı?
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bütün Risale-i Nur eserlerini basmasını arzu ediyoruz. Ta ki millete mal olsun. Diyanet basarsa bunların 81 vilayette şubeleri var. O şubelerde satılır, millet istifade eder. Herkes okusun.
Kaynak: Habervaktim