Hakan Albayrak'ın yazısı:
Balkanların değişmeyen ilacı: Osmanlı
İHH İnsani Yardım Vakfı'nın düzenlediği “Balkanlarda Gelecek Tasavvuru” konulu sempozyuma katılan birbirinden kıymetli misafirlerin konuşmalarını özetlemeye devam ediyoruz…
Sırbistan İslam Toplumu Başmüftüsü Muammer Zukorliç:
“Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra Balkan Müslümanları, tıpkı korunmasız yetimler gibi, sürekli olarak soykırıma, zulme maruz kalmışlar ve özellikle azınlıkta oldukları ülkelerde insani haklarından önemli ölçüde mahrum bırakılmışlardır. Tüm bunların sebebi ise, dinî vasıfları ve 500 yıllık bir Osmanlı geçmişine sahip olmalarıdır. Balkan Müslümanlarının uğradığı zulümlerin en şiddetlisi, Boşnaklara emsalsiz bir soykırımın uygulandığı Srebrenitsa'da yaşanmıştır. Sırp suç kuvvetlerinin lideri General Ratko Mladiç bunu şöyle itiraf etmiştir: 'Bu, Türklerden aldığımız bir intikamdır.' Bu düşmanlığın bir göstergesi de, Balkan Müslümanlarının bugün kendi ülkelerinde çok fazla göç etmeye zorlanmalarıdır… Balkanlarda barış ve huzur ancak diyalog yoluyla sağlanabilir.Çarpışmaların mekânı olan Balkan toprakları, bir gün, bir araya gelme mekânı olabilir. Aradaki farkı oluşturacak olan, sadece buradaki aktörlerin irade ve isteğidir. Neden Balkanları farklı dinlerin, kültürlerin, milletlerin veya umumun çıkarlarının buluştuğu bir yere çevirmeyelim? Osmanlı'nın Balkan modelini yeniden hayata geçirmemiz lazım. Modern insan, Francis Fukuyama ve Samuel Huntington gibi, medeniyetin belirli ölçüde çatışmalara karşı çaresiz olduğunu ifade eden düşünürlerin iddialarını kabul edemez. Toplumsal hayat ve insan arasında göreli uyumun sadece diyalog yoluyla olabileceğine inanan pek çok kişi vardır. Bu sebeple bugün hemen herkes, genel bir diyalog çağrısında bulunmaktadır. Balkanlardaki Müslüman halklar Doğu ile Batı arasıunda köprü olabilir.Bu halklar ve özellikle de onların temsilcileri, bu sorumluluklarının farkında olmalıdırlar. Çünkü oluşturulacak dinî örgütlenmelerin ve dinî ilişkilerin kalitesi, Balkanlarda Müslümanların ve İslam'ın geleceği adına, tüm Avrupa'da etkili olacak sonuçlar doğuracaktır…Balkanlardaki İslami toplulukların örgütlenmesi noktasında sahip olunan yüzyıllık tecrübe göstermiştir ki, İslami yaşantı ve İslami kurumlar, Müslümanların kimliklerini korumaları için bir temel oluşturmaktadır. Güçlü İslami kurumların var olması, azınlıktaki Müslüman milletler için, özellikle de kendilerine ait bir devleti olmayan Müslüman halklar için önemlidir.”
Makedonya İslam Birliği Başkanı Reisu'l Ulema Süleyman Recebi:
“Makedonya'da dinî yaşayış çok iyi organize edilmiş olup sürekli gelişme gösteren bir seyir izlemektedir. Eski ateist sistemde dine karşı yapılan baskıların ve olumsuz propagandaların ortadan kalkmış olması bugün Müslümanların düşünce yapılarında olumlu gelişmelerin meydana gelmesine vesile olmuştur. Bu yeni demokratik şartlardan istifade ederek, gün geçtikçe yozlaşan ve ahlaki açıdan dejenere olan modern dünya insanının içine düştüğü çıkmazdan kurtulmasının tek yolunun İslam olduğunu ispat etme fırsatı ortaya çıkmıştır. Uyuşturucu ve alkol bağımlılığı, fuhuş, insan ticareti, eşcinsellik vb. tehlikeler, global dünyayı felakete sürükleyen etkenlerdir. Bu yüzden, Müslümanlar olarak elimizdeki bu fırsatı çok iyi değerlendirmemiz gerekmektedir.”
Yeni Şafak