Yıllar önce bir öğretmenimiz sınıfta şöyle konuşmuştu:"Hepimiz birbirimize benziyoruz. Hepimiz korkunç bir materyalizme (maddeciliğe) sürükleniyoruz. Şeref, şan, fazilet, ahlak... Aklımıza ne gelirse hepsi parada aranıyor ve aranacak.
Bu hal, bencillik denilen egoizmi doğuracak. Herkes kendini düşünürken, herkes herkesten zarar görecek. Büyük huzursuzluklar, maddecilik yolunun sonunda bizi beklemektedir. Hanginiz zengin olmak istemiyorsunuz? Tek gayeniz para kazanmak değil mi? Kafanızdaki her şey parada düğümlenip, parada çözülmüyor mu? Sanki parayla ilgisi olmayan şey, sizinle de ilgili değil... Bu yüzden zenginlere kızmaya hakkınız yok. Sizin kavuşmak istediğiniz noktaya onlar biraz erken ulaşmış. Yarın siz de paraya ulaşacaksınız. Siz zengin, başkaları fakir olacak, aldırmayacaksınız... Âşığın gözü körmüş; siz de paranın âşığısınız; fakiri göremezsiniz."
Aradan yıllar geçti...
Gerçekten de hocamızın anlattıklarını o anda pek anlayamamıştım. Fakat her geçen yıl, o konuşmayı açıklığa kavuşturdu. Yıllar gelip geçtikçe, hocamın cümleleri hafızamda canlandı, çok daha iyi anladım. Şimdi bu acı gerçeği hocam kadar, belki daha fazla anlamış durumdayım...
Nasıl ki Kays, sevdiği Leyla için çıldırdı ise nasıl ki Kerem, sevgilisi Aslı'nın ateşine yandı ise, nasıl ki Ferhat, sevdiği için dağlara düşüp hayatını kaybetti ise, aynı şekilde maddeci insanların sevgilisi de paradır. Parayı sevenlerin kimisi yanacak, kimisi çıldıracak ve kimisi de dağlardaki yalnızlığı şehirlerdeki hayata tercih edecek fakat bulamayacak. Çünkü sevgili bulmak kolay, ayrılmak zordur.
Şuurlu Müslüman, kasasındaki parayı değil, hizmete harcadığını sever. Sarhoşların alkole, kumarbazların kumara verdiği parayı kaçımız zekat olarak verebiliyoruz?
Belki zekatı verirken zorlanırız. 'Mal canın yongasıdır' demişler. Fakat zekatı verdikten sonra da öyle seviniriz, öyle seviniriz ki tarifi mümkün değil... Allah öyle hastalıklar verir ki, hastalık parayı yer bitirir. Öyle dertlere uğrarız ki mal mülk elimizden bir anda çıkar. Mâdemki bize böyle felaketler verilmemiş, mademki paramız var, ağız tadıyla dağıtalım paramızı... Müslüman, vermelidir. Vermese ne olacak? Bir kefenle ahirete gidecek.
İslamiyet, bir sistemdir; yaşanmadığı yer de yoktur. Kıyamet günü zekatını vermeyen her Müslüman, anarşiden sorumlu tutulacak! Adam diyor ki, "Ne olacak bir zekattan!" Hayır! Sistemi yaraladın... Geçmiş yıllarda bizim köyde bir adam bana dedi ki: "Bana on lira ver, istersen Müslüman olayım, istersen komünist olayım!" Adam o kadar muhtaç...
Para, her şeyi yapan bir nesne durumuna gelince, çoklarınca putlaştırılmıştır. Bu put, herkesin cebinde, elinde ve evindedir. Herkesin işini yapmakta, herkese yardım etmektedir. Dikkat etmeyen, bu putun tesirinde kalır hatta emrine girebilir. Müslüman, putlaştırılan parayı esir alıp, İslam'a hizmetkar edecek.
Zaman