'Bana twitlerini göster sana kim oluğunu söyleyeyim'/Bencil

Fatma BARBAROSOĞLU

I- Yaşadığımız yüzyıla malum iletişim çağı deniyor. İletişim çağı, insanların geçmiş zamanlara göre dinleme, konuşma, konuşulanı idrak etme, idrak edilen durum üzerinden eylemde bulundukları bir dönem anlamına gelmiyor.

Hayatımıza dâhil olan yeni teknolojiler yüzünden, dinleme kabiliyetimizi kaybettiğimiz bir çağ iletişim çağı.

İnsanların daha çok bağırdığı, kendi varlığını bütün dünyaya ilan ettiği, bağırırken başka sesleri duyulmaz kıldığı bir çağ .

Belki de tarihin hiçbir döneminde insanlar kendilerini bu kadar kendilerine kapatmaya razı olmamışlardı.

Bencillik insanın kendini kendine kapatma halidir.

En popüler twitter kullanıcılarının kendilerini dünyanın merkezi olarak görmelerini tespit eden bir araştırmanın verileri kamuoyu ile paylaşıldı geçtiğimiz günlerde. İstanbul Üniversitesi'nden Yrd Doç.Dr.Fatih Gürsul öncülüğünde Muhammed İkbal ve Muhammed Elsadi tarafından yapılan araştırmada,en popüler sekiz isim üzerinden twitter'in hangi amaçla kullanıldığı tespit edilmeye çalışılmış.

Melih Gökçek bütün cümlelerini CHP üzerinden, Kemal Kılıçdaroğlu AK Parti üzerinden kurmuş.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül twitlerinde biz dilini, birlik beraberlik ruhunu ortaya çıkarırken; AB 'den sorumlu Devlet Bakanı Egemen Bağış bakanlığının yaptığı işleri paylaşmayı tercih etmiş.

Araştırmada twitlerin ne kadar ben merkezli olduğu üzerinde duruluyor. Popüler twitırcıların kendi tanıtımlarını/propagandalarını sanal alem üzerinden inşa edişleri örnekler üzerinden anlatılıyor. Burada şaşıracak bir durum yok esasında. Bendenizi esas ilgilendiren durum binlerce kişi tarafından takip edilen etkin kişilerin eğitim, sağlık, spor ve kültür gibi kelimeleri çok az ya da hiç kullanmamış olmalarına dikkat çekilmesi.

Meselenin en can alıcı noktası burası. Araştırmanın merkezine alınan sekiz kişinin twitlerinde eğitim ve kültürel konular, entelektüel tartışmalar olsaydı bu kişiler bu kadar yoğun takip edilir miydi?

II-Yuvarlak masanın etrafında değişik platformlardan sivil toplum örgütü üyeleri ,bir Bakan,kadın vekil ve bir dönem belediye başkanlığı yapmış olan erkek vekil ile birlikte sohbet etmeye çalışıyoruz.Evet sohbet etmeye çalışıyoruz.Bir taşı yerinden kaldırmaya uğraşmak gibi,yıkılan köprüyü tamir etmeye çalışmak gibi,ani bir sel baskının ortasında kalmış gibi.Çalışıyoruz.Ama nafile bir gayret olduğunun anlaşılması için gecenin nihayetlenmesi gerekiyor.

Eski belediye başkanı bütün varlığı ile sohbete dâhil ve 'burada'.Bakan ve kadın vekil ise hem 'burada' hem 'her yerde'.Onların hem 'burada' hem 'her yerde' olmaya çalışmaları sohbet ihtimalini imha ediyor.

O zamanlar henüz çıkmış ve ancak birkaç kişinin elinde olduğu için pek 'kıymetli' olan 'akıllı telefon'larını, oyuncağından ayrılamayan çocuk edası ile avucunun içinde sıkı sıkı tutan,konuşmanın ortasında ekrana okuyan sürekli bir şeyler 'yazan' vekiller yüzünden, o akşam masanın etrafında oturan herkesin dâhil olduğu bir sohbetten ziyade kopuk monologların yaşandığı bir akşam oldu.

Eve geldiğimde internet üzerinden iki vekilin aynı zamanı paylaştığımız sıralarda yazmış oldukları twitlere baktım.

Baktım kaldım diyeyim de gerisini siz anlayın. Yuvarlak masanın etrafındaki zamanı hem kendileri hem de katılımcılar için verimli bir şeklide değerlendirmek yerine; dam üstünde saksağan vur beline kazmayı cümleleri ile kendilerini imha etmişlerdi. Bendeniz için imha idi durum. Lakin onlar için belli ki 'burada' biraz, sanal alemde 'tamamen' var olmak ontoteknolojik bir duruş anlamına geliyordu .

III-Sosyal medya denilen şey 'ben buradayım' diye bağırmak imkânı sunuyor insanlara. Evet, başlangıçta bu bir 'imkân' gibi görülüyor ve anneler, babalar doğmamış çocukları için bile face hesabı açıyor. Sanki uzayda bir mekan ele geçmiş, o mekana bayrağını dikmiş gibi bir fetih duygusu yaşayarak.

Sonra yeni bir sanal sosyal mekân açılıyor. 'Seçkinler' derhal oraya koşuyor.

Sosyal medya üzerine konuşurken üniversite öğrencisi genç kız şöyle dedi: 'Face de artık sadece ameleler kaldı. Şimdi herkes twitterda!'

Etkin kişiler twitter alemini 'hayranlarını' hep hayran tutmak, halkaya yeni hayranlar eklemek için verimli bir sanal çalışma mekanı olarak kullanırken; 'diğerleri' yani etkin kişileri takip edenler ekonomik eşitsizlikler yüzünden artan sosyal mesafeyi sanal alem üzerinden geçersiz kılmaya çalışıyor.

Sosyal mesafe sanal âlem üzerinden aşılabilir mi? 'Etkin kişi'nin yaptığı her işi anında 144 karakter eşliğinde öğrendiğimizde kendi dünyamızdan uzaklaşıyoruz evet.

Sorun şu ki onun /onların dünyasına da varmıyoruz asla.

Yeni Şafak

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.