Her sene Barla’da yapılan Dünya Vakıfları Okuma Programı bu sene de muazzam bir katılım ile gerçekleşti. Ramazan ayının araya girmesi ile Ağustos ayına sarkan program 18 Ağustos Pazar günü Eflani’de yapılan mevlidin hemen ardından yani 19 Ağustos Pazartesi günü başladı.
Barla her seneden farklı bir manevi atmosfer yaşattı bizlere. Dünyanın dört bir yanından gelen vakıfların yanı sıra yine Barla’da yapılan Ankara vakıfları okuma programı ve Sav köyünde yapılan Akdeniz bölgesi vakıfları okuma programı ayrıca Hayrat Vakfı’nın yine İstanbul’dan gelen esnaflara yaptığı okuma programı. Yani kısacası Barla bu sene dünya okusun diye adeta kainat kitabının bir misal-ı musağğarı olmuştu. Dünyanın dört bir yanından gelen insanlar da Barla’yı adeta sahife-sahife okuyorlardı.
Fotoğraflar için TIKLAYINIZ
Barla’nın her sahifesi kirli yakın tarihi adeta aklayan bir şeref abidesidir. Tek parti diktatoryasının dinsiz, baskıcı ve işkenceci karanlık günlerinde müstakbel Türkiye insanının felaha çıkacağı ortamın hazırlandığı şerefli bir mekandır Barla.
Bediüzzaman Hazretlerinin evi, mescidi, Mus mescidi, cennet bahçesi ve dünyanın imanını kurtaran Nur risalelerini hep başının üstünde taşımış, meşhur koca çınar. Ve yine dünyanın imanının kurtulması için hep düşünen heybetli çam dağı. Heybeti bazılarını çok korkuttuğu için düşünce damarları kesilenler, katran ağacı ile birlikte o çam dağının tepesinde melül ve mahzun olarak boylu boyunca uzanan çam ağacını kesmişlerdi. Fikir korkakları insanların fikirlerini beyinlerinden sökemeyince, hınçlarını bir katran ağacından ve bir çam ağacından çıkarmak istediler. Fakat kesilen sakal daha gür çıkar gerçeğine cahil oldukları için çam dağında kestikleri iki ağaç yerine on binler, milyonlar fidanların her gün çam dağında adeta neşv-ü nema bulacağını hesap edemediler.
Barla kabristanına giripte lahitler okununca bir dönem geçiyor gözlerinizin önünden. Kendilerini gelecek vatan evlatlarına feda eden kahramanların yaşadığı bir dönem. Evet Isparta kahramanları sadece bu vatan evlatlarının değil, bir zaman gelecek bütün insanlığın minnetle anacağı birer abide şahsiyetler olacaklar. İşte bu kahramanların içinde yattıkları kabristanın Barla denizine bakan manzarası bile onlara çok görülmüştür. Bediüzzaman’ın her hatırasını tahrif etmeye çalışanlar, bu sefer de Barla kabristanının önünü kapatmaya çalışıyorlar. Maalesef kabristanın Barla denizine bakan önüne bir inşaat yapılmaktadır. Bir önceki Isparta valisi Memduh Oğuz beyefendinin tabiriyle muazzam bir “tenezzühgah” yok edilmeye çalışılmaktadır.
Eskiden bin-bir meşakkatle çıkılan Çam dağı şimdi belediye ve orman işletmesinin çalışmalarıyla adeta kamp ve piknik alanı olmuş. Çam dağının hemen hemen zirvesine kadar döşenmiş kilitli parke taşlar ziyaretçileri eski o toz topraktan kurtarmıştır. Çam dağının tepesinde yapılan mescitler abdest alma yerleri ve lavabolar, Çam dağında gecelemek isteyenlerin hayatını kolaylaştırmıştır. Eskiden insanların değerlerini kesen, yakıp yıkan devlet şimdi imar edip yaşatmaya çalışıyor. Fakat maalesef şimdi tahrib ve tahrif işlerini elinde tutanlar, kabristanın önünü kapatma gayretine girmişlerdir.
Barla... Bir mübarek kasaba. Ve Çamdağı... Bir mübarek dağ ve Bediüzzaman’ın ifadesiyle Barla denizi. İşte bu üç mekan ve birlikte yad edildikleri Risale-i Nur.
Aslında ben okuma programını yazacaktım ama güzel bir deyim var Kürtçede “ez çi dibejim, tambura mın çi dibej” yani ben ne diyorum sazım ne çalıyor. Yani ben ne yazacaktım. Klavye ne yazdı. Ama yinede bir-iki estantane anlatayım.
5 senedir takib ediyorum bu okuma programını. Her sene dünyanın dört bir yanından vakıflar gelirdi ve Rahmetli Sungur ağabeyin kontrolünde olurdu bu proğram. Sungur ağabey yoktu. Fakat bu sene daha kalabalıktı. Ve Allah ebediyen razı olsun Hüsnü Bayram ağabey bu kadar kişiyi yetim bırakmadı. İlk iki gün yani Pazartesi, Salı günü Fırıncı ağabey vardı. Her sene gelir ilk iki gününü mutlaka vakıflarla birlikte geçirirdi. Fırıncı ağabey salı günü akşamı gitti. Ve aynı saatlerde Hüsnü ağabey geldi. Malum Üstadımızın mutlak vekili olması hasebiyle Hüsnü ağabeyin bulunması vakıf kardeşlerimizi ayrıca şevklendirmiş, aşka getirmiştir. Vakıf kardeşlerimizin hepsini tek-tek dinleyip onlara nasihatlar etmiştir. Ayrıca yapılan genel sohbetlerde de Üstadımızın tarz-ı hizmetini aktarmış ve Risale-i Nurdan dersler yapmıştır. Çam dağına çıkmak her babayiğidin karı değil gerçekten yorucudur, hatta bazen öyle olur ki sanki yol bitmeyecek diye düşünürsünüz. Hüsnü ağabey bu yaşında vakıflarla birlikte çam dağına tırmanmıştır. Allah ona ve diğer tüm ağabeylerimize sağlıklı ve hayırlı uzun ömürler versin.
Her sene okuma programının son günü, yani Cuma günü Bayram ağabeyin ruhuna mevlit okutulurdu. Bu sene Bayram ağabeye bir de Sungur ağabey ilave edildi. Şanlıurfa’da, Van’da ve diğer yerlerde okunan mevlitlerden farklıdır bu mevlit. Diğer mevlitlere genellikle halk katılır, fakat bu mevlide sadece vakıflar katılıyor. Yine muazzam ve mükemmel bir organizasyonla yapıldı. Bir farkı vardı, bu sene bütün cemaatlerin vakıfları katıldı. Fevzi ağabey yine nur-u bedi medresesine geldi dersi dinledi, cemaatle birlikte Çam dağına çıktı. Bu sene yine bir keyif yaşadık Allah ömür verirse seneye inşallah bir daha...
Saadet ve muhabbetle nurlar içinde kalınız.
Fotoğraflar için TIKLAYINIZ