Tarihler 1993'ü gösterdiğinde Sivas'ta meydana gelen otel yangınından üç gün sonra Erzincan'ın Kemaliye ilçesine bağlı Başbağlar köyünde kan donduran bir katliam gerçekleşti. Bu vahşet, tarihe Başbağlar Katliamı olarak geçecekti.
Türkiye'nin 2 Temmuz'da 37 kişinin yanarak öldüğü Madımak katliamı ile birlikte alevi-sünni çatışmasına sürüklenmesini isteyenlerin gerçekleştirdiği katliam sonrası ülke bir anda mezhep çatışmasının kıyısına geldi.
33 KİŞİ KATLEDİLDİ
5 Temmuz 1993'te Erzincan Kemaliye'ye bağlı Başbağlar köyünde 33 kişi katledildi. Başbağlar'da öldürülen insanların üzerine "Sivas'ın intikamı alınmıştır" yazılı bildiriler bırakılmıştı. Bu katliam, Sivas katliamını kullananların gerçekleştirdiği kaos planının en acı olaylarından biriydi.
Kent merkezine 220 kilometre uzaklıktaki Başbağlar köyüne akşam saatlerinde gelen PKK’lı teröristler, para, altın ve değerli eşyaları alarak yağmaladıkları tüm evleri ateşe verdi. Gözü dönmüş teröristler evlerin yağmalanması sırasında direnen 5 kişiyi yakarak katlettiler.
CAMİ CEMAATİNİ KURŞUNA DİZDİLER
Ardından ise köyün camisine doğru hareket eden teröristler, cami cemaatinde bulunan 28 kişiyi tek tek kurşuna dizdi. Hiçbir kutsala saygısı olmayan teröristler, o gece tam 33 kişiyi öldürürken köy meydanında yüzlerce mermi kovanı bulundu.
Katliamda eşini kaybeden Hatice Özdemir, o gece yaşananları şöyle özetledi:
Katliamın olduğu akşam eşim akşam namazı için camiye gitmişti. Ben de bir yaşındaki kızım için annemlerden keçi sütü almak amacıyla onlara gitmiştim. Annemlere vardığımda köye teröristlerin geldiğini duydum. Bunun üzerine çocuklarımı bir araya toplayarak eve gitmek istediğimde bir terörist önüme atladı. Konuşma yapacaklarını söyleyerek kadınları bir yere, erkeklerimizi ise bir yere topladılar. Toplandığımız yerde bir müddet sonra yoğun bir silah sesi duyduk. Teröristler gittikten sonra gece boyunca bekledik ve sabah namazı vakti girdiğinde silah sesinin geldiği yere gittik. Eşimin ölmüş olabileceğini düşünmek istemiyordum fakat gittiğimizde hepsi şehit olmuştu.
Başbağlar katliamı sonrasında başlayan yargılama süreci ise en az katliam kadar acı verici olmuştu. Katliamın yaşandığı 1993'te başlayan Başbağlar davası, sadece 3 yıl sonra kapandı. Davada faillerin hiç biri yargılanmazken, ceza alan tek kişi, tetiği çekenlerin isimlerini veren bir itirafçı oldu.
SANIKLAR SAHTEYDİ
Başbağlar Katliamı sonrası açılan davaya bakan hakime göre sanıkların hepsi sahteydi. Davanın hakimlerinden Şakir Kadıoğlu, "Katliamdan dolayı tutuklananların olayla hiçbir ilgisi yoktu" dedi. Geçtiğimiz yıllarda basına konuşan Kadıoğlu, "O davada hiçbir sanık suçlu değildi. Olay yeri incelemelerini savcı değil, oradaki görevli bir asker yaptı. O kimin adını yazdıysa, mahkeme karşısına da o çıkarıldı. Başbağlar Türkiye'nin hukuk tarihinde bir yüz karasıdır. Yazıktır, günahtır" diye konuşmuştu.
DOSYA KAPANDI ADALET ARIYORUZ
Katliamdan yaralı olarak kurtulan köyün muhtarı Ali Akpınar ise hızlı bir şekilde takipsizlik kararının verilmesini bir yara olarak nitelendiriyor.
“Bu dava süreci, maalesef 1998’de o zamanki İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesinde yapılan 24 duruşma sonunda takipsizlikle sona erdi. Tabii ki bu içimizde bir yara olarak kaldı. Gerçekleştirilen katliamla adeta haritadan silinen köyümüzdeki olayın maalesef sanığı yoktur. Bu nedenle şehitlerimizin kanı yerde kalmıştır. Başbağlar köyü mazlumları adalet aramaktadır. Adaleti yalnız Başbağlar köyümüz için aramıyoruz, bizim durumumuzda olan mazlum, mağdur ve cümle insanlar için arıyoruz.”
Türkiye yakın tarihinin en acı katliamlarından biri olan Başbağlar, dava süreçlerinin düzmece sanıklarla kapatılmasına rağmen unutulmuyor. Her sene yapılan anma törenleri ile Başbağlarda cami çıkışı kurşuna dizilen masum vatandaşlar yeniden yad ediliyor.
Karar