Risale Haber-Haber Merkezi
Zaman yazarı İhsan Dağı, orjinalliği ortaya çıkan belge üzerine Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un aldatıldığını belirterek, Başbuğ'un önce hesap sormasını sonra da istifa etmesi gerektiğini söyledi.
Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un yerinde kesinlikle olmak istemediğini ifade eden Dağı, "Kim ister ki? Silah arkadaşları tarafından aldatılmış olmak, katlanması kolay bir durum değildir herhalde. Aldatılmak dedim, çünkü 'o gün' basın toplantısında 'bu bir kâğıt parçasından ibarettir' diye elinde salladığı belgenin 'sahte' olduğuna inanmış, inandırılmış bir kişi vardı karşımızda. Şimdi, o belgenin 'gerçek', içeriğinin de bir 'suç-eylem planı' olduğu ortada" dedi.
"Zaman, hesap verme zamanı" diyen Dağı, "General Başbuğ halkına, komplocu askerler de adalete hesap vermek zorunda. Emrinin altındaki üst düzey komutanların kendi halkına böylesine tuzaklar kurmasından haberi olmayan, haberi olmayı bırakın, onlar tarafından kandırılabilen bir Genelkurmay Başkanı hesap vermek zorunda..." ifadelerini kullandı.
Gelinen noktada herkes için tek çıkışın, şeffaflık ve hukuka saygı olduğuna dikkat çeken İhsan Dağı, "Askerin çok iyi anlaması gereken husus şu: Artık hiçbir şey gizli kalmıyor, kalamıyor. Meşruiyetin de saygının da en önemli gereği şeffaf olmak. Ders çıkarmalı bundan Genelkurmay; eleştirel tutum alanları olur olmaz orduyu yıpratmakla suçlamak alışkanlığından vazgeçmeli artık. Bize hakikati söyleyin yeter, çünkü istenilen hakikatten başkası ve fazlası değil. Siz söylemeden öğrendiğimizde ne inancımız kalıyor size ne güvenimiz çünkü" dedi.
Ordunun kendini yenilemek zorunda olduğunu vurgulayan Dağı, yazısını şöyle sürdürdü:
"Ya işini iyi yapan profesyonel bir orduya dönüşecek veya tüm toplumsal meşruiyetini yitirecek. Halkın güvenini kaybediyorlar, prestijleri zedeleniyor, toplum ve siyaset mühendisliği yapan askerin işini yapamadığı izlenimi giderek yayılıyor. Buna dur demek, saygınlıklarını geri edinmek istiyorlarsa hukuksuzluğun üzerine gitmeli, demokrasiyi içlerine sindirmeli ve milletin seçtiği siyasi otoritelerin üstünlüğünü kabul etmeliler. Ordunun kurumsal kimliğini, toplumsal meşruiyetini, legalitesini dert edinen, yırpatmamaya çalışan sağduyulu bir kesim olduğu kuşkusuz. Ordu da yenileniyor, yenilenecek. Bu süreçte aklını darbe ve komployla bozmuş olanlar da yenilecekler.
"Halkına tuzak kuran, iç savaş kışkırtıcılığı yapan, milliyetçiliği tahrik etmek için bölgesel savaş patlatmaya razı olan bir resmî-askerî yapı olabilir mi? Eğer bu ordunun kendisi değil deniliyorsa, ordunun öncelikli görevi, içinde bunları tezgâhlayanlardan kurtulmaktır. Yoksa ne ordu, ne de Başbuğ kendini savunabilir. 'Orduyu yıpratmak için dışarıdakilerin kurduğu bir komplo' diyorlardı. Şimdi bu belgenin kendi içlerinde hazırlandığını biliyorlar. Ne yapacaklar? Başbuğ'un yerinde olmak istemezdim, ama olsaydım ne yapacağımı biliyorum: Önce beni aldatanlardan hesap sorar, topunu yargıya intikal ettirir, sonra da kendim istifa ederdim.