Günlerce yaralı depremzedeleri sağlığına kavuşturmak için çabalayan Karataş, bu süreçte yaşadıklarını AA muhabirine anlattı.
Hastanenin bazı yerlerinin depremden hasar gördüğünü ve orada görev yapan sağlık çalışanlarının da depremden etkilendiğini vurgulayan Karataş, "Hastaneye sürekli enkazdan çıkarlan yaralı depremzedeler getiriliyordu. Acilde yeşil, kırmızı ve sarı alanlar, yoğun bakım ve diğer servisler hızla organize edildi. Ameliyathanedeki ufak tefek bazı hasarlar da hemen onarılarak ameliyatlar başlatıldı." ifadesini kullandı.
"İÇİMİZDE ÖNLÜĞÜYLE, TERLİĞİYLE GELEN DOKTORLAR VARDI"
Doç. Dr. Karataş, sağlık çalışanlarının bu süreçte büyük bir dayanışma gösterdiğinin, hastaneye arka arkaya ekiplerin geldiğinin altını çizerek, "İçimizde valizini bile hazırlamaya fırsat bulamamış, önlüğüyle, stetoskopuyla, bonesiyle hatta ayakkabısı olmadan terliğiyle gelenler vardı. Çok hızlı intikal etmişlerdi. Hiçbir karmaşa olmadan, herkes neyi nasıl yapacağını bilerek görev aldı. Genç doktor arkadaşlarımız, hemşirelerimiz ve tüm sağlık çalışanları çok özverili bir şekilde çalıştı." diye konuştu.
"BANA DEĞİL ONLARA BAKIN DİYEN HASTALAR GÖRDÜK"
Doç. Dr. Karataş, hastanede hem hastalar ve yakınlarının büyük bir metanetle hareket ettiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hastalar ve yakınları bizleri çok duygulandırdı. Enkazdan çıkarılan sedyede yatan yakını için 'ben annemin başındayım, şuradakilerin kimsesi yok lütfen önce bize değil, onlara bakın' diyen kişilere şahit olduk. Böyle diyen o kadar çok kişi oldu ki. Hep kendileri yerine başkalarını tercih ettiler. Bu inanılmaz bir dayanışmaydı. Adıyaman halkının metanetini, yardımseverliğini, merhametini bu şekilde gördüm."
"20 SENELİK MESLEK HAYATIMDA BÖYLE BİR ŞEYLE KARŞILAŞMADIM"
Ailesi, yakınları enkaz altında olmasına karşın hastaneye gelip görev yapan, gözyaşı dökerek çalışan Adıyamanlı sağlık çalışanlarının olduğunu vurgulayan Karataş, "Olağanüstü şeyler yaşadık. 20 senelik meslek hayatımda farklı illerde 14 hastanede çalıştım, böyle bir şeyle karşılaşmadım. Milletimizdeki o dayanışma ruhuna şahit olmak bizi çok duygulandırdı." değerlendirmesinde bulundu.
Karataş, bu süreçte hastanede hiçbir tıbbi ihtiyaç eksikliği yaşanmadığını söyleyerek, "Polislerimiz bize birçok kez hasta taşımada yardımcı oldu. Diyanet mensubu hocalarımız hem manevi destek hem hastaların taşınmasında destek sağladılar. Hastane çatısı altında kim varsa işin ucundan tuttu, hasta yakınları bile." şeklinde konuştu.
"ÜÇ KIZ KARDEŞİ UNUTAMIYORUM"
Doç. Dr. Karataş, bu süreçte unutamadığı birçok olay yaşadığını belirterek, şunları anlattı:
"Hastanede, yaşları 8, 10, 12 civarında üç kız kardeş vardı. Hastanenin içinde bir kapının arkasına sığınmışlardı, orada ufak bir sedyede kız kardeşleri yatıyordu. Muhtemelen muayeneleri yapılmış, röntgen için bekliyorlardı. Kız çocuklarına 'sizi daha güvenli bir yere alalım. Anneniz, babanız yok mu' diye sordum. Bana 'Annemiz-babamız enkaz altında hala, bizi buraya birileri getirdi. Burada beklemek istiyoruz' dediler. Ben de ne ihtiyaçları olursa bana söylemelerini istedim, gelip geçerken devamlı onlarla ilgilenmeye çalıştım. Çocukların o durumu, çaresizlikleri beni çok etkiledi. Kız kardeşler hastanede tedavisini gördü, ardından çocuklarımızı ilgili sosyal hizmet uzmanlarına teslim ettik, onlar ilgilendiler."
aa