Prof. Dr. Özger yaptığı yazılı açıklamada, nedensiz kırılan bir kemik ya da vücutta tesadüfen fark edilen bir şişliğin kemik kanserinin habercisi olabileceğini ifade etti. Bundan 15-20 yıl önce kemik tümörlerinin tedavisinde organların feda edildiğini, üstelik hastaların hayatta kalma şansının da sadece yüzde 25 olduğunu belirten Özger, günümüzde ilerleyen tıbbın yardımıyla doğru ellerde hastaların kollarını ya da bacaklarını kaybetmeden kanseri atlatabildiklerine dikkati çekti.
Hastalığın belirtilerini, şişlik, ağrı ve nedensiz kemik kırılması olarak gösteren Özger, ''Şişliğin birdenbire ortaya çıkıp hızla büyümesi, sert ve etrafındaki dokulara yapışık olması akla kötü huylu bir tümör olasılığını getiriyor. Düşünülenin aksine ağrı, bazı tümör türleri dışında ileri dönemlerde görülüyor. Bazen de önceden herhangi bir şikayet olmaksızın tümörün zayıflattığı kemikte kendiliğinden kırık oluşabiliyor'' dedi.
Kemik tümörlerinin tedavisinde günümüzde mutlaka cerrahi yöntem uygulandığını kaydeden Özger, şunları kaydetti:
''Kemik tümörlerinin tedavisinde doğru adres hayat kurtarır. Hastalara uygun olmayan herhangi bir girişim yapılmadan önce ve tedavinin başarıyla sonuçlanabilmesi için hastanın mutlaka doğru zamanda doğru adreslere ulaşması gerekir. Ameliyatın temeli, tümör alınırken geride hastalıklı doku bırakmamak.''
Prof. Özger, ameliyat öncesi ve sonrasında hastaya kemoterapi ve radyoterapinin uygulanabileceğini de belirterek, kas-iskelet tümörlerinin doğru tedaviyle yüzde 70 oranında iyileştiğini vurguladı.
Özger, tümörlerin nüksetme olasılığına da işaret ederek, hastaların ilk yıl 3 ayda bir, ikinci yıl 6 ayda bir ve sonraki dönemde yılda bir kontrolden geçirilmesi gerektiğini kaydetti.
Haber 7