Çetin Çiftçi'nin haberi;
Darbe Komisyonu’nun 28 Şubat raporu, YÖK Disiplin Kurulu'nun çok sayıda kamu personelinin görevine inançları sebebiyle son verdiğini ortaya koydu. ‘Tecavüz, küfür, sahtecilik ve dolandırıcılık’ gibi suçları işleyen personele yönelik teklifler ise reddedilmiş.
28 Şubat sürecinde YÖK Disiplin Kurulu'nun verdiği kararlardaki adaletsizlik, üniversitelerde yapılan baskı ve zulüm belgelendi.
YÖK'ten komisyona gelen dökümanlar, Kurul'un başörtüsü ve inançları nedeniyle çok sayıda öğretim üyesi ve personeli kamu görevinden çıkardığını, fiili tecavüz, küfür ve hakaret, sahtecilik ve dolandırıcılık gibi suçları işleyen personelin kamu görevinden çıkarılması tekliflerini ise reddettiğini ortaya koydu.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma 28 Şubat Alt Komisyonu raporunda 12 Eylül 1980 askeri darbesinde olduğu gibi, 28 Şubat döneminde de üniversitelerde adeta bir korku rüzgarı estirildiğine dikkat çekildi.
BİR ÜNİVERSİTEDE 196 FESH
Çok sayıda rektör ve dekanın 'şeriatçı/irticacı olmakla veya şeriatçı/irticacı kadrolaşmaya göz yummakla itham edildiği vurgulandı. İsimsiz, imzasız ya da bizzat öğretim üyelerince Cumhurbaşkanlığı ve YÖK Başkanlığı'na muhtelif ihbar mektupları gönderildiğine işaret edildi. Bu iddialarla hakkında soruşturmalar açılan rektör ve dekanların görevlerinden alındıkları vurgulandı.
YÖK Disiplin Kurulu'nun kararları incelendiğinde, en fazla cezanın 1999 yılında verilmiş olduğu, 2000 yılında verilen cezalarda ilk kez "İdeolojik ve siyasi amaçlı türban takmak" gerekçesinin kullanıldığı ortaya çıktı. YÖK belgelerinde 1997-2000 yılları arasında toplam 139 personelin kılık kıyafet yönetmeliğine uymadıkları gerekçesi ile kamu görevinden çıkarıldığı bilgisi yer aldı. Sadece Dumlupınar Üniversitesi'nde, 196 öğretim görevlisinin sözleşmelerinin yenilenmemesi nedeni ile görevlerine son verildiği ortaya çıktı. Buna benzer uygulamaların diğer üniversitelerde de yaşandığı ancak sayısal değerlerin komisyona ulaşmadığının altı çizildi.
YURT DIŞI EĞİTİMİNE ENGEL
YÖK’ün Balıkesir Üniversitesi Rektörlüğü’ne gönderdiği 26.08.1996 tarih ve 16562 sayılı yazıda, araştırma görevlisi olarak lisansüstü eğitim amacıyla yurt dışına gönderilen kişilerin ülkenin birlik ve bütünlüğünü tehdit ettiği iddia edildi.
Bu kişilerin eğitimlerini tamamladıktan sonra yurda geri çağrılmaları, kalan eğitimlerini Türkiye'de tamamlamalarının gerekli görüldüğü ve dönüşlerinde her türlü faaliyetlerinin takip edilmesi gerektiği ifade edildi.
YÖK'ün Milli Eğitim Bakanlığı’na gönderdiği 30.03.2000 tarihli bir başka yazıda, yurtdışı yükseköğretim kurumlarında öğrenim görenlerin, öğrenim programlarında T.C. Anayasası’nın temel ilkelerine aykırı dersler bulunması halinde diplomalarına denklik verilmemesi istendi.
Bugün Gazetesi