Başörtünün aması, fakatı olmaz!

Üniversiteye gelmiş bir insana nasıl giyinmesi söylemek kabul edilemez. Bu konuda ‘ama ya da fakat' diye bir şey yoktur

Mehmet Nedim Aslan'ın haberi:

Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Ayşe Kadıoğlu, Türkiye laikliğinin Cumhuriyet seçkinlerinin bir projesi olduğunu ve dini kontrol altında tutarak tepeden bir modernleşme amacı güttüğünü söyledi.

“LAİKLİK SADIK BİR DİN İSTİYOR”

Aynı zamanda Oxford Üniversitesi'nde misafir öğretim üyesi olan Kadıoğlu, Londra'da London School of Economics'te (LSE), “Türkiye'de Laiklik” konulu seminerde konuştu. Laikliğin kendine uygun bir İslam icat ettiğini kaydeden Kadıoğlu, bu din anlayışının devlete sadık bir aygıt olmasının amaçlandığını kaydetti.

LAİKLİK, LAİKLİĞİN ÖNÜNÜ TIKIYOR

Baskıcı ve dini kontrol altında tutan laiklik anlayışının din ve devlet işlerinin birbirinden ayrıldığı gerçek anlamda bir laiklik anlayışının da önünü tıkadığını kaydeden Kadıoğlu, 1920 yılından 1923 yılına kadar İslam'ı dışlamayan bir modernleşme öngörülürken Cumhuriyet elitlerinin 1923'ten sonra dine karşı tutum takındığını belirtti.

“HIRİSTİYANLIĞA GEÇMEK BİLE DÜŞÜNÜLDÜ”

Cumhuriyet elitlerinin gelişmenin önündeki en büyük engelin İslam olduğunu düşündüğünü ve bu yüzden İslami kurum ve kuruluşların kapatıldığını ifade eden Kadıoğlu, “Hatta bazı Cumhuriyet elitleri Hıristiyanlığa geçmeyi bile düşündü. ‘Eğer İslam'ı bırakıp Hıristiyanlığı seçersek, gelişebiliriz' düşüncesi vardı. Mesela Mahmut Esat Bozkurt ‘İslam gelişmenin önünde bir engel. Biz bununla devam edemeyiz' demiştir” dedi.

GÖKALP'IN DİN VE MODERNLEŞME DÜŞÜNCESİ

Cumhuriyet elitleri arasında Osmanlı devlet yapısı ve kültürüne karşı olmasına rağmen İslam'ın Cumhuriyet içerisinde tutulabileceğini düşünenlerden birinin Ziya Gökalp olduğunu ifade eden Kadıoğlu, Gökalp'ın düşüncesinin 1923'teki Lozan Antlaşması'ndan sonra terk edildiğini belirtti. İsmet İnönü'nün Lozan'dan döndükten sonra ‘Eğer hocalardan kurtulmazsak, bir şey yapamayız' dediğini hatırlatan Kadıoğlu, bu tarihten sonra dinin yasaklandığını ve ‘gerici' bir konsept olarak görüldüğünü belirtti.

LAİKLİĞİN ‘KOZMETİK BATILILAŞMASI'

Türkiye'deki modernleşme ve laiklik uygulamalarını ‘kozmetik Batılılaşma' olarak nitelendiren Kadıoğlu, katı laiklik uygulamalarından birinin bugün hala devam ettiğini, başörtüsü giyen kadınların okullara alınmadığını belirtti. “Eğer başörtülüyseniz ve bu şekilde okula gitmek istiyorsanız, yasakla karşılaşıyorsunuz. Başörtünüzü çıkarmadıkça, normal vatandaşlık haklarından yararlanamıyorsunuz” ifadelerini kullandı.

BAŞÖRTÜSÜ EN TEMEL HAK

Başörtüsünün en temel insan haklarından biri olduğunu kaydeden Kadıoğlu, “Üniversiteye gelmiş bir insana nasıl giyinmesi söylemek kabul edilemez. Bu konuda ‘ama ya da fakat' diye bir şey yoktur. Laiklik başörtüsünü kontrolünden çıkmış dini bir simge olarak görüyor. Bu laiklik anlayışının İslam'la barış yapması gerekir” dedi. 

Vakit

Sosyal - Medya Haberleri