Başörtüsü siyasi simge diyenlerin ya akıl sağlığı bozuk ya da…
Yeni Şafak gazetesinde iki gündür yayınlanan haber özelikle twitter'da büyük ilgi gördü.
Habere göre BMW Türkiye temsilcisi Borusan Mini Cooper projesi için Burcu Çetinkaya’ya verdiği sponsorluk desteğini başörtülü spor yazarı Merve Sena Kılıç tanıtımda ön planda gösterdiği için sorun yaşadı.
“BMW Başörtüsünü görünce bozuluyor” manşetine yapılan açıklamada Borusan’ın yaşam tarzı ve başörtüsü ayrımcılığı yapmadığını beyan etmesi hiç inandırıcı olmadı.
Telefonla söylenen imajımıza zarar veriyor yaklaşımının arkasından bu açıklama maalesef çocuk kandırma açıklamasıdır.
Aslında muhafazakar bilinen birçok firma halen imaj kaygısı ve eleştiri korkusu ile aynı yaklaşımları gösteriyor.
Borusan’ın kültür faaliyetlerine baktığımızda hiç milli olmadığını hep biliyoruz. Ne reklamda ne de müzik sponsorluğunda kültürümüzü değiştirmek isteyenlerin etkisinde kaldığı izlenimini görmek mümkün.
Bu toplum kendi kültürel değerlerine sahip çıkmayı hep pasif olarak yaptı. Cumhuriyet seçkinlerinin topluma uyguladığı ve dayattığı baskı ve korkunun etkisi halen sürmektedir.
Geçtiğimiz günlerde anayasa değişikliği için TBMM Anayasa Komisyonunda konuşma yapan bir STK temsilcisi “Söylediklerimizden dolayı başımıza bir şey gelir mi?” diye sorması rejim korkusunun ne kadar dirençli olarak yer ettiğinin bir göstergesi olarak düşündüm.
Başörtüsü bir simgedir ama dini simgedir, siyasal simge değildir. Tıpkı ezan, ve minare gibi.
Suç olması mümkün değil bu nedenle açıkça hiç yasaklanılamıyor, münafıkane, riyakarene “Biz başörtüsüne karşı değiliz siyasi simge olan türbana karşıyız” diyorlar. İnsanın gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar. İnanarak karşı çıkanlar ise paranoya şeklinde dini tazahürlerden korkuyorlar.
Otomobil yazarı genç kız veya baroda staja giden ve üniversitede okuyan genç kız siyasi olarak başını örtüyor diyenlere kanıtın nedir dediğimizde niyet okumayı kanıt olarak sunuyorlar. “Bir genç kız siyasi bir amacı yoksa başını örtemez, ya aklından zoru var ya da kötü niyetlidir” önyargılı streotipik düşünce söz konusudur.
Niyet okuyanlar kanıt sunamıyorlarsa onlara psikiyatrik olarak şu sorulur. “Kuşku durumunda ispat zorunluluğu iddia sahibine aittir, ya ispat et ya da iddiandan vazgeç, yoksa sağlıklı düşünmediğin ve paranoya içinde olduğun kanısına varılır.”
Bende aynı biçimde “Başörtüsü veya türban tipi örtünmenin siyasi simge olduğunu düşünüyorsanız ispat etmelisiniz ispat edemiyorsanız genç kızın beyanına inanmak zorundasınız. Eğer genç kızın beyanına inanmıyorsanız ya sizin başka bir amacınız var yahut ta akıl sağlığınız bozuktur” diyorum.
Toplumumuz da artık şunu görmeli, dini değerler ve inanç sistemi gelişmiş toplumlarda görünür olma hakkına sahiptir. Çünkü insan hakkıdır.
İnsan hakları çağımızın kutsal değerleridir.
İnsan hakkına uymamak insanlık suçudur. İnsanlık suçu işleyenlere “Bir dakika dur” demek zamanı geldi, geçiyor. Anayasa hazırlığı yaparken bile korkan insanlardan oluşan bir toplum olmak gelişmiş bir toplum değildir.
Ben Motosiklet Fedarasyonu’nun BMW’yi yarışma dışı bırakmasının sivil toplum tepkisi olarak fevkalade önemli olduğunu düşünüyorum. Bakalım diğer insan hakları savunucuları da aynı hassasiyeti gösterecekler mi?
Haber7