Başörtüsü konusu, CHP’li Şafak Pavey’in “protez”li fotoğrafı olmasa kimsenin diline düşmeyecekti şu sıralar. Kadına şiddet büyük puntolarla gündem yaparken, güvenlik kelepçesinden hadım etmeye kadar, türlü çözümlerin epey reyting kotardığı şu demlerde...
Başbakan Erdoğan’ın yeni anayasa bağlamında “vatandaşlık aidiyetini yaralayan” anayasalar döneminin artık bittiğini söylemesi anlamlıydı. Ne ki yaralanan sadece vatandaşlık aidiyeti değildir. Daha derinde, kalbe, ruha, vicdana dair yaralanmalar da vardır...
Geçen hafta yaşadıklarımızı geriye sararak baktığımızda:
1- CHP, yani Nur Serter’li ve “ikna odalı” kadim partinin klişesi, Pavey’in galibiyet tebessümüyle özdeşleşirken, başlattığı tartışmada kendisinin sessiz kalışı, küçük ama atlanan bir ayrıntıydı...
2- “Protezli kadın” görüntüsünün yol açtığı şokla, geç kalmış bir farkındalığı, iyiliksever gösteriye dönüştüren Meclis’in, ne sihirdir ne keramet, el çabukluğu marifet cinsinden göz yaşartıcı performansıysa ayrı konu... Keşke her şey pantolon kadar kolay olsaydı...
3- Hünerli muhalif Sırrı Süreyya’nın, referandumda anayasa değişikliğini reddedip bir süreliğine de meclisi boykot ettikten sonra, döner dönmez, Meclis’te olmayan başörtülü kadınlara, hayalete giysi kreasyonu çizen bir kadirşinaslıkla, teşekkürü şayan bir konuşma patlatması ayrı... Bu hünerli atağın ardından yetişen “İmralı’dan Marmaris’e” yazlık intikali teklifiyse apayrı... “Kaz gelecek yerden tavuk esirgenmez” darbımeseliyle insiyak edenler bilsinler ki: “Örtüde rüşvet işlemez”. Bu da ayrı konu...
4- AK Parti’nin, “protez” dendiğinde en iyiliksever ama “başörtüsü” dendiğindeyse en “tıp” diyerek içine kapanan vekilleri, danışmanlarıysa bir diğer konu... (Mustafa Şentop ve Fatih Sayan dışında aradığım herkes kaçtı, kapı duvar kesildiler) Geri çekilme konusunda siyasi, hukuki sebepleriniz olabilir. Ama tam da siyaseti ve hukuku üretmek için oradasınız. Dahası ah ve gözyaşı akan bir caddede, daha hassas ve rikkatli olmanız gerekmez mi?
5- Medyatörler, kalemşörler. Ya siz? Bacağına protez takılmış bir kadın vekil veya sürmanşetten sırtına bıçak takılmış bir kadın resmi gördüğünüzde titreşen vicdanlarınız ve kabarık sözlükleriniz... Başına örtü taktığı için, kırk yıldır tüm hayatı protezle, tüm hayatı sırtından yediği bıçakla geçen dindar kadınlara gelince nereye uçuyor, nereye gidiyor? “ Başörtülü aday yoksa oy da yok” kampanyasını Tayyip Erdoğan muhalefetine çevirme gayretiniz de cabası. Kampanyanın sözcüleri de ibret almalı; Yıldız Ramazanoğlu’nun aslen sarf etmediği hoyrat cümlelerle, sırf muhalefet olsun diye, çarpıtılmış haber yapıldı. Bu, vicdana sığıyor mu?
6- Ve bu minvalde savrulan tüm gülleler... Yine onun kalesinde: Başbakan Erdoğan. Bu ülkede “başörtüsü” konusunda onun ödediği bedelleri ve hassasiyeti bilmeyen yok! Toplumun güven ve desteği kendisiyle beraberdir. Öte yandan “Kapatma Davası”, başörtüsü telaffuzuyla dikte dilmiş bir halde derin dondurucuda bekliyor... Diğer yandan iç tüzükte örtü lehine olacak değişikliğin Anayasa Mahkemesi’nden püskürtülerek, önümüze devasa yeni surlar dikeceği ihtimali de cabası... Bunların hepsini biliyor, öngörüyor ve sabırsızlıkla bekliyoruz Yeni Anayasa’yı... “Yeni perspektifimiz yeni statükolar inşa etmek değildir” dedi Başbakan Erdoğan. “Vatandaşlık aidiyetini yaralayan anayasalar döneminin bittiğini” söyledi.
***
Başörtüsü, karşılığını siyasetçilerden, köşe yazarlarından veya toplumdan değil, Allah’tan ümit ettiğimiz bir kulluk niyetidir. Peki niye ağlıyoruz? Kırk yılı aşkındır kal-bini çıkarıp yerine protez takmış bir kalabalığa bakınca, kim ağlamaz? Kuşkusuz bu, vatandaşlık düzeyinde hissedilen aidiyet yaralanmasından çok daha derin, çok daha içer-dedir... Ruha işlemiştir, ruhu incitmiştir yaşadıklarımız...
Star