Kemal Benek'in haberi:
RİSALEHABER-Şanlıurfa Barosu’nun Bediüzzaman Said Nursi’nin mezarının bulunması için geçtiğimiz Temmuz ayında Şanlıurfa Cumhuriyet Başsavcılığı’na yaptığı suç duyurusu takipsizlikle sonuçlandı. Başsavcılığın gerekçesi ise “zaman aşımı.” Bu karara karşı Baro tekrar harekete geçti.
57 YILLIK SIR
Bediüzzaman Said Nursi 23 Mart 1960 tarihinde Urfa’da vefat etti. Bir gün sonra kılınan cenaze namazından sonra Balıklıgöl’deki Dergah Caminin yanındaki hazireye defnedildi.
27 Mayıs 1960’ta askeri darbe gerçekleşince darbecilerin ilk işlerinden biri de Said Nursi’nin naaşını Urfa’dan kaçırmak oldu. Büyük bir gizlilik içinde gerçekleştirilen olay o günden bu yana esrarını koruyor.
ŞANLIURFA BAROSU ÜÇ AVUKAT GÖREVLENDİRDİ
Aradan geçen zaman içinde Şanlıurfa Barosu geçtiğimiz Temmuz ayında bir karar alarak Said Nursi’nin kayıp mezarının bulunması ve tekrar ilk defnedildiği mekana nakledilmesi için üç avukat görevlendirdi.
Ardından hukuki girişimler başladı ve Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Başsavcılık, 10 Ekim 2017 tarihinde “TCK’da en uzun zaman aşımı süresinin 30 yıl olduğu, zamanaşımını durduran nedenlerin bulunmadığı” gerekçesiyle kovuşturma yapılamayacağı kararını verdi.
Şanlıurfa Barosu bunu üzerine “takipsizlik kararının kaldırılması ve suçun kovuşturulması” için itiraz hakkını kullandı.
DAVA AÇILMASINI BEKLİYORUZ
Baronun görevlendiği üç avukattan biri olan Avukat Nurullah Küçükoğlu Risale Haber’e bundan sonraki süreç ile ilgili bilgi verdi. İnsanlığa karşı suçlarda zaman aşımının olmadığına dikkat çeken Küçükoğlu, savcılık tarafından verilen takipsizlik kararına karşı Sulh Ceza Hakimliğine itiraz ettiklerini, bu itirazlarının kabul edilerek dava açılmasını beklediklerini söyledi.
BARO BAŞKANI TÜYSÜZ: URFA’DA MEYDANA GELDİĞİ İÇİN İLGİLENDİK
Şanlıurfa Barosu Başkanı Ahmet Tüysüz daha önce yaptığı bir açıklamada, “Somut taleplerimizle bir yandan geçmişle yüzleşme ve bir nebze de olsa toplumsal barışa katkı sunma diğer yandan da bir daha benzer olaylarla karşılaşılmaması konusunda bir direnç oluşturma gayesi taşımaktayız. Toplumsal hafızamızda yer eden benzer birçok olay yaşanmasına rağmen, Said Nursi’nin aziz hatırasına yönelik saldırı Urfa’da meydana geldiği için somut olarak bu olayla ilgilendik. Umuyor ve diliyoruz ki, bu iyi niyetli, barışçıl ve insani vazifemizde bir sonuç elde ederiz. Böylelikle gerek şehrimize gerek Türkiye’ye ve hatta tüm insanlığa fikirleriyle nüfuz etmiş bu mümtaz şahsiyete mezarı başında bir dua etme imkanı elde ederiz” demişti.