Nazlı Ilıcak'ın yazısı:
Nevzat Tandoğan'dan Baykal'a
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, başörtüsü konusunda kararlı. Onun bu tavrı, ilk başta tepki görse bile, zaman içinde, parti tabanında daha büyük bir anlayışla karşılanacaktır. CHP'nin, bir türlü sosyal demokrat bir parti gibi varoşlardan oy alamamasının ana sebebi, halkın değerlerine uzak durmasıdır.
Grup toplantısında Baykal, tek parti döneminin uygulamasını üstü kapalı biçimde eleştirirken, "kılık kıyafeti beğenilmeyenlerin bulvardan geçmesine müsaade edilmiyordu" dedi. Baykal'ın kastettiği, 18 yıl Ankara Valiliği yapan Nevzat Tandoğan'dı. Tandoğan, 1929'da Ankara'ya vali olarak atanmış, Valiliğin yanı sıra Belediye Başkanlığı'nı da 1946'da ölümüne kadar sürdürmüştü.
Atatürk Bulvarı'ndan kılık kıyafeti düzgün olmayanların yürümesine izin vermezdi. Hakkında anlatılanlar, despot yönetiminin misalleriyle doludur. 1944'te Nihal Atsız ve Alparslan Türkeş ile birlikte tutuklanan Osman Yüksel Serdengeçti'ye şöyle hitap ettiği söylenir: "Ulan öküz Anadolulu, sizin milliyetçilikle, komünizmle ne işiniz var? Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var. Birincisi çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek; ikincisi askere çağrıldığınızda askere gitmek."
Bediüzzaman Said Nursi'nin de, Tandoğan'ın hışmına uğradığı anlatılır: Vali, Said Nursi'ye, odasında zorla şapka giydirmeye kalkışmış, Bediüzzaman ona, "Bu külah ancak, bu kelle ile çıkar" cevabını vermiştir.
Anlatılan anekdotlar gerçeği tam yansıtmasa bile, Tandoğan'ın otoriter kişiliği ve halka tepeden bakan tavrı herkesçe bilinmektedir. Deniz Baykal, işte grup toplantısında, o döneme atıfta bulunmuş ve "Bizden, kişileri kılık kıyafetlerinden dolayı ayrımcılığa tâbi tutmayı beklemeyin" demiştir.
CHP, bu açılımın gelip geçici bir heves değil, kararlı bir politika olduğunu gösterdiği takdirde, alternatifsiz kitleler için ciddi bir seçenek teşkil edecektir.
Sabah