- Kalb, ruh ve vicdanımızın kumandasına girdiğimizde
- Kardeşlerimizi kendimizden önce düşünebildiğimizde
- Mü’minler birbirine kalblerini açıp tek yürek olduklarında
- Bütün mü’minler tek millet olarak hareket ettiklerinde
- İman ve Kur’an hakikatleri etrafında bütün mü’minler ihlas tasanüd ve teavün ile kenetlendiğinde
- Kimseleri hor görmediğimizde
- Kimseyi ötekileştirmediğimizde
- Irkçılıktan vaz geçtiğimizde
- Allah ve Resulünü herkesten ve her şeyden çok sevdiğimizde
- Ana babalarımıza ve büyüklerimize hürmet edebildiğimizde
- Küçüklerimizi arzulanan istikbale uygun yetiştirdiğimizde ve onları adam yerine koyduğumuzda
- Komşularımız şerrimizden emin olduğunda
- Arkadaşlarımız için fedakarlık yapabildiğimizde
- Dostlarımıza yakın olduğumuzda
- İman hizmetindeki kardeşlerimize civanmert arkadaş olduğumuzda
- Kandırılmış kardeşlerimize beddua etmeyi bırakıp, onların ıslahına çalışıp, onları maşa olarak kullanan arkadaki menhus güçlere beddua etmeyi öğrendiğimizde
- Bir mü’minin zararı kendi zararımız olduğunu bildiğimizde
- Haset, kin ve düşmanlığın kendimize silah çekmek olduğunu bildiğimizde
- Tanışıp beraber iş yapmayı öğrendiğimizde
- Bize dokunmayan yılanlarla mücadele etmeyi öğrendiğimizde
- Menfaat-i şahsiyemizden vaz geçtiğimizde
- Kur’an ve imanı nefsimizden aziz bildiğimizde
- Mescid-i Aksâ da ve Ayasofya’da huzur ve hûşû ile cemaatle namaz kılabildiğimizde
- Kardeşlerimizi katledenlere para kazandırmayı ve hizmet etmeyi bıraktığımızda
- İsrafı terk edip süfyanın tuzağından halas olduğumuzda
- Enaniyeti terk edip iman ve Kur’ana hizmetkâr olduğumuzda
- Dini kendimize hadim etmeyi terk edip kendimizi dinin hizmetine adadığımızda
- Fani mahbuplardan alakamızı kestiğimizde
- Fani dünyaya sadece İslamın parlak geleceği adına yatırım yapmayı öğrendiğimizde
- Evlerimizi mamur etmeye ömürler adamaktan vaz geçip kabrimize nur gönderebildiğimizde
- Evlatlarımızın dünyalarından evvel ahiretleri için endişelenebildiğimizde
- Dışımızın süslerinden ziyade akıl, kalb ve ruhlarımızı tezyin etmekle ilgilendiğimizde
- Kendimizi satmak çabasına son verip iman ve Kur’an hakikatlerini revacına çalıştığımızda
- Kırk bayramını münzevi geçiren Bediüzzaman Said Nursi’yi anlayıp davasına yardım etme şevki taşıdığımızda
- Dışı süs içi pis olan Avrapa’nın menfi kısmına uymak isteyen nefs-i emmarelerimizi dışı sade içi parlak olan Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam’a tâbi olmaya ikna ettiğimizde
- Risale-i Nur’un zevkli, şevkli, nurlu ihramına bir ömür boyu girmek azminde olduğumuzda
- Veda hutbesinin tembihlerini hayatımıza hayat yaptığımızda
- Haccın bizi terk etmekle perişaniyetimize sebeb olan anlamını ihya ettiğimizde
- “iyyake na’büdü ve İyyake nestaiin” kelamını ruhumuza nakşedip, o ruhun her şeyimize (hal, kal, amel, söz………….. ) hükmetmesine izin verdiğimizde
- Hakkı hak bilip imtisal edip, batılı batıl bilerek içtinab ettiğimizde
- Hakkı, hukuku, adaleti, muaveneti, uhuvveti ayakta tuttuğumuzda
- İslam’ın ittihadı ve İseviler ile ittifak tahakkuk ettiğinde
- Semavî ittifak, deccalî cereyanın eserlerini tard ettiğinde
- Her türlü istibdad ölüp meşveret dirildiğinde
- Hür olan hürriyetin müthiş, güzel, müjdeli sadası bizi gafletten uyandırdığında
- Maddi kaynaklarımızı neye hizmet ettiğini bilmediğimiz ayrı ayrı havuzlar yerine tek bir zekat havuzunda toplayıp yüzde yüz İslamlar lehine kullandığımızda
- Kalbimizi, aklımızı, duygularımızı sömürgecilerin elinden kurtardığımızda………………………
Ve daha neler neler olduğunda…………işte o zaman bayram olur…..
Bayramınız mübarek, dünyaya bayram ettirme azminiz bereketli olsun…