Suudi Arabistan’da uygulandığını seslendiren iddianın doğru olup olmadığını tespit etmemiz şu anda mümkün değildir. Her ülkede adalete aykırı ve yanlış uygulamalar olduğu gibi, İslam şeriatı ile hükmeden ülkelerde de şimdi olduğu gibi tarih içinde de yanlış uygulamalar olmuştur. İnsanların uygulamasına değil, İslam’ın/Kur’an ve Sünnetin ön gördüğü hükümlere bakmak gerekir.
İslam’ın ilk devleti olan Medine site devletinde Yahudilerin de hukukunu koruyan bir -ve ilk- yazılı anayasa(Medine vasikası)nın varlığı, İslam dininin insanlara verdiği değeri ve tanıdığı toleransı göstermektedir. “Kim bir zimmiye/gayr-ı müslim bir vatandaşa eziyet ederse, kıyamet günü onun hasmı ben olurum. Ben kimin hasmı olursam, onunla hesaplaşırım”(Kenzu’l-ummal, h. No: 10909)” diye buyuran Hz. Peygamberin açık beyanları İslam dininin bu konudaki bakış açısını ortaya koyduğunu düşünüyoruz.
Bediüzzaman hazretlerinin ifade ettiği gibi, “Acaba bir şeriat, karıncaya bilerek ayak basmayınız dese, tazibinden(eziyet vermesinden) men'etse; nasıl benî âdem'in(insanların) hukukunu ihmal eder?”(Münazarat, 30).
“Kur'an’dan baska kaynak kabul etmek sirktir” ifadesi, ehl-i sünnet akideisne tamamen aykırıdır. Bu düşüncede olanlar, hadisleri yok hükmünde kabul ediyorlar ki, bu tavır bir dalalettir, sapıklıktır.
“Sakın! Sizden biriniz koltuğuna dayandığı bir halde, kendisine emir veya yasaklarımdan bir hüküm geldiğinde; ‘Biz bunu bilmiyoruz, Allah’ın kitabında ne varsa ona uyarız’ derken görmüş olmayayım”(Ebu Davud, es-Sünne, 6) manasındaki bu hadis-i şerifin haber verdiği ve şiddetle uyardığı sapıklık budur.
Kütübü Sitte’de geçen aşağıdaki şu sahih hadisin ifadeleri de bu gibi düşüncelerin yanlış olduğunun açık delilidir: “Dikkat edin, bana kitap(Kur’an) yanında bir o kadarı da verildi. Dikkat edin ki, yakında bir adam karnı tok koltuğuna gerilerek şöyle diyecek: “Siz Kur’an’a bakın; onda bulduğunuz helalı helal, bulduğunuz haramı da haram sayın…” (Ebu Davud, es-Sünne,6).
Selam ve dua ile...
Sorularla İslamiyet