Batı’yı merkez alarak gerçekleştirilen uygulamalar Türkiye’de aileleri çatırdatırken, bu büyük sorun karşısında en büyük karşı ses İslami kişi ve kuruluşlardan yükseliyor
Avrupa Birliği’ne uyum müktesebatı, 6284 sayılı kanun, çocuk haczi, velayet, süresiz nafaka gibi uygulamaların aile yapısı üzerinde oluşturduğu dinamit etkisi karşısında önleyici unsur olarak İslami çevrelerin direnişi sürüyor.
‘Kadını güçlendireceğim’ derken aileyi çökertebilecek politikalar
Sahn-ı Semân İslamî İlimler Eğitim ve Araştırma Merkezi Kurucusu ve Yalova Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebubekir Sifil Hoca, yuvadaki problemler üzerine yaptığı değerlendirmede yetkililere ikazda bulundu. Kadının beyanını esas alan kanunun aile kurumunu çatırdattığına vurgu yapan Sifil Hoca, “Bir sonraki kuşak tehlikede” dedi. “Kadın vurgusu, kadınla ilgili bir takım yasal düzenlemeler, ‘kadını güçlendireceğim’, ‘kadını destekleyeceğim’ derken aileyi çökertebilecek politikalar, söylemler üreten müesseselere dikkat edilmelidir” ifadelerini kullanan Sifil, yuva yıkan 6284 sayılı kanun tehlikesinin altını çizdi. Ebubekir Sifil, “Bir aile ortamında karı-koca arasında münakaşa olduğunda mevzuatımız kadının beyanını esas alıyor. Delile, ispata, şahite hiç gerek olmuyor. Kadın ne dediyse o oluyor. Allah’tan korkun... Kadın ne kadar insansa erkek de o kadar insandır” diye konuştu.
Uzaklaştırma cezası zulüm
Aile fertlerinin delilsiz şekilde evlerinden uzaklaştırılmasının zulüm olduğunu belirten Doç. Dr. Sifil, şunları dile getirdi: “Bu ülkede bir kısım erkekler eşlerine, annelerine, bacılarına zulmediyor olabilir. Bunun arkasında durmamız bahis konusu değildir. Ama bir aile ortamında karı-koca arasındaki bir anlaşmazlıkta, ihtilafta, kadın hasbelkader gidip ‘eşim bana şiddet uyguluyor’ dese o aile bitiyor. Adamın o kadınla artık bir daha aynı ortamda bulunması söz konusu olmuyor. Aile ortamına yaklaşması, çocuklarıyla münasebet kurması söz konusu olamıyor. Bu, zulümdür ve aileyi berhava etmektir.”
Aile zayıfladıkça gençlerin ahlakı çöküyor
Aile zayıfladıkça yetişen gençlerin ahlaki erozyona uğradığını hatırlatan Doç. Dr. Sifil, şunları kaydetti: “Kadını güçlendirelim, kadını ezen varsa biz de onu ezelim, terbiye edelim. Hakkı neyse cezai manada cezasını verelim. Ama aileye yazık etmeyelim. Aile kurumun zayıflatmaya dönük bu politikaların acısını bir kuşak sonra görürüz. Ki zaten şu anda kısmen görüyoruz. Aile ortamı, aile kurumu işlevini kaybettikçe yetişen gençlerin gidişatını görüyoruz. Ortaokullarda, liselerde meydana gelen hadiseleri görüyoruz. Gençlerin ahlaki gidişatı ortada. Bunlar, zaten ülkemiz için bugünün ana problemleridir.”
Suç toplumuna doğru gidiş
Olumsuz gidişatı Batı ile mukayese ederek değerlendiren Sifil Hoca, “Bu gidişata rağmen aile zayıflatılmaya devam edilirse, bir kuşak sonra artık tam anlamıyla Amerika’daki gibi bir suç toplumu ortaya çıkar. ABD’deki müesses yapısı altında yaşayan toplum, öyle bir hale gelmiş ki adeta dakika başı bir suç işleniyor. Bu ülkenin her dakikada bir yerinde suç işleniyor. Öyle bir hale geldiler. Biz de oraya doğru gidiyoruz” dedi.
Büyük ailelerimiz dağıldı çekirdek aile de çatırdıyor
Doç. Dr. Ebubekir Sifil, “Aileyi zayıflattığınız zaman bunun acısını çok sarsıcı biçimde yaşarız ve bunun telafisi de yoktur” dedi. Sifil Hoca, şöyle devam etti: “Maneviyatımız gidiyor, aile üzerine kurulu değerler gidiyor, anne-baba münasebeti gidiyor, çocuk-ebeveyn münasebeti gidiyor... Zaten büyük aile dağıldı. Anneanne, babaanne, dede ile artık mekanik bir ilişkiye doğru gidildi. Ama çekirdek ailenin kendi içerisinde de ciddi sarsılmalar var. Hükümet aileyi güçlendiren politikalar üretsin. Kadını da ezilmekten kurtaralım ama kadının erkeğini ezmesine, istismar etmesine ve sömürmesine zemin hazırlamayalım. Kimse kimseyi ezmesin, ezemesin. Bu işin yolu eğitimdir. Eğitim denilen altyapıyı devreye sokmadan sadece korumaya dönük politikalar üretmek çözüm değil arıza üreten bir şeydir.”
Yeni Akit