Kaya gibi bir fıtrat, bebeklik masumiyetinde fıtri bir acizlik ve imkansızlık şartlarında kendisine ihsan edilen/sunulan iyilik olarak anne-baba aracıyla teşrif ediyor dünyaya/dünyamıza/bize/içimize/zevkimize/varlığımıza.
Ve kaya gibi fıtrat, pamuk kadar yumuşak olan ve hemen etkiye açık bir bebeklikle, üzeri pamukla kaplı bir kaya gibi elimizde, yardımımıza muhtaç.
O bize muhtaçken ve biz ona hizmet ederken, bu görevi yaparken, kendi formasyonumuzda bebeklikten habersiz bir tıkaç olursak fıtri/organik eğitimi yaralarız. Fıtri/Organik varlığımız gayr-i fıtri, inorganik olmaya başlar
Dayatılan "doğru"ların doğrulanmış dayatmalarına dayalı bir doğumla başlayan inorganik müdahale ve etkileşim sahiplenmesi altında, bir bebek ne kadar çocuk olabilir?
Ya da bir çocuk ne kadar bebek kalabilir?
Ya da bir genç ne kadar çocuk gibi taze ve masum, genç kadar rafine ve odaklıdır?
Fıtri/Organik Eğitim bu fıtri dönemlerin inşa edici ruhunu nasıl kalıcı bir karaktere ve keşfedici bir zekaya ve buluşçu bir projeye pratize edilebilir, plana dökebilir?
Her insanın kendi özgün olan bu yolculuğuna saf bir niyetle taş döşemesi nasıl mümkün olacak?
Bebeğin çevresi, bebek kadar arınmış bir duygu ile ona hizmet ederken onun özgür ruhuna ve yaratıcısına bağlanmış beyin sistemine en itinalı mesajlar göndermeyi nasıl sağlayacak?
Kendi alışkanlıklar karmaşasına bulaştırmayacak dikkat ve disipline nasıl sahip çıkacak?
İşte bunlar fıtri/organik hayatın, düşüncelerin eğitime yansıyacak pozitif fırsatları ile mümkün olur.
Hayatın direnci delen, baskıyı kıran, dayatmayı reddeden ve asla yok sayılması mümkün olmayan gerçeğini ifade eden sarsıcı beyan şudur:
"Fıtri meyelan mukavemetsuzdur."(Hutuvat-ı Sitte, 389)
Bir şey, kendi mecrasında/yatağında akan ırmak/nehir gibiyse bunu nasıl dizginleyebilir siniz?
Fıtri olan, yaratılıştan kotlanarak verilmiş genler/sermaye/emanet/donanım, ancak kendi yolu açıksa veya açılabiliyorsa, kendini bulur.
Bebek için en temel ihtiyaç, sütü kadar, ağlaması kadar ve korunaklı sevgi ve sempati ile sahiplenme kadar önemli olan onun kendini keşfediş hallerine/hareketsizliğine, iç dinamiklerinde güçlü dönüşüm ve inşa dinamiklerine sadece dış diyalog kalitesi ve saf söz ve teskin edici ruh ve kabullenici bir psikoloji ile destekleyici, güçlendirici dokunuşlar ve yaklaşımları transfer ederek onu onunla yaşanabilir hale katkı yapmaktır.
Bebek böylece olur gözbebek.
Ve hayat o aczin kollarında, o en yetersiz yeterlilik sermayesinde kendi masum/suçsuz/görünürde etkisiz varlığında var olur.
İnsanın bebek masumluğu.
İnsan, bir bebektir, öyle kalmalı.
Bunu nasıl başarmalı?
Her dönemin bebek düşüncelerine gitmeli.
Yolun başında ve masumca çocuk olmalı. Sonra gençliği olmalı o yeni gelişmenin/konunun ve heyecanla sabrın kavgasında gençlik yaşanırken heyecana sabır göstermeli ve fıtri/organik sermayesini hayata tatbik edecek tırmanışlarına yine fıtri bir iklimle devam edilmeli.
Fıtri/Organik eğitim; Bebeklik,çocukluk,gençlik,yetişkinlik,yaşlılık dönemlerinin fizyolojik oluşumlarına benzer bir paralellikte her konuyu böyle aşamalar halinde öğretmelidir.
“Zihinde meratib-i ilmiye muhtelifedir"(Sözler, 647) sözündeki gibi zihnin öğrenme basamakları ile yapılandırılmalıdır fıtri/organik eğitim.
Hayal ve tasvir boyutları bebek-çocuk dönemini her yaş ve düzlemde yaşamalı. Zihin; önce hayal etmekte, sonra bunu tasavvur düzeyine çıkarmaktadır. Tasavvur, hayallerin vizyon kazanmasıdır. "Gaye-i hayal"in tahakkuku, ancak inanmanın telkin ettiği mutlulukla mümkün olmaktadır (Şualar, 63).
Sonra akıl/heyacan/duygu karması bir gençlik süreci ve gençliğin tasdik aşamasında aklın hareketle kazandığı enerji ve gençlik coşkusu. Zihnin anlamaya, algılamaya başladığı ve aklın yoğunlaştığı nokta olan üçüncü düzey; "taakkul". Aklın "hikmet" içinde dengeli olması ve doğru yolu bulması için, fıtrat kanunlarına uyması gerekir. Yani "hakkı hak bilecek" şekilde akıl fenerini kullanmalıdır(İşaret-ül İcaz, 30). Zihin, aklı çalıştırarak elde ettiği sonuçları, dördüncü aşamada onaylamaktadır, yani doğrulamaya çalışmaktadır.
Ardından sorumluluk çağının bilinçli aşısı olan yetişkinlikle pekişen dönemin uyumu, tüm boyutlarıyla anlama ve inanma aşaması. Onayladığı düşüncelere uyum göstermek ve kabullenerek bir anlayış ve basiret kazanmaktır. Daha sonra altıncı basamakta, gerekli bulduğumuz ve taraftarlık gösterdiğimiz bir seviyeye ulaşmaktır.
Ve olgunluk dönemiyle beraber imanın ulaşabileceği en ileri basamakta itikadın kendini yedinci mertebede konumlandırması. Bu, en üst bilgi basamağıdır. Aklın ve marifetin muhabbetle buluşmasıdır.
Zihin fotoğraflanabilse, sinema gibi büyük ölçekte düşünceleri görüntülenebilse, fark edilecektir ki, hazinemiz olan zihin, dünyayı aşan bir gelecek için programlanmıştır. (Münazarat, 32) Zihnin inşa basamaklarıyla beraber tasarımlanmış fıtri/organik eğitiminden geçmiş bilim adamları ise geleceğin keşif kapılarını açacaktır.
Hazmedilen ve yaşanan bir bilimin paylaşılması(Sözler 647) halinde, ona dayalı gelişme ve mükemmellik yolculuğu, aklın ve kalbin desteğinde hayat bulacaktır. Bilim, yaratılış gerçeğini deney ve gözlemle kesin nitelikli bir bilgiye dönüştürdükçe, amaca uygun bir şuuru sağlayacak ve bilim insanı Adl ismine mazhar olacaktır.
"Her doğan İslam fıtratı üzerine doğar" (Buhârî, Cenâiz 92; Ebû Dâvut, Sünne 17; Tirmizî, Kader 5) hadisinden hareketle, organik olan yaratılış gerçeğine uygunluk olacağı düşüncesiyle inorganik davranış, telkin ve tecrübesiz alışkanlıkların bebek üzerinden denendiği eğitimli/eğitimsiz anne-baba dayatması/yapılandırması sınırlarından bebeği çıkarıp, ona onun özgürlüğünü en organik/fıtri verecek iklimi önemsemek en kritik ve dikkate değer duyarlılıktır.
Dokunuşun bebeğe verdiği okunuşları bile fıtri tutmak, ona göre hissetmek, ona ait olma, ona değer vermek, ona onu vermek, iklim ve özgür ruhunu inşa edeceği o iç depolamasına göre muhatap olmanın bilinci ile bebekle bebekleşmek, bebekçe hafızamıza gitmek ve organik ürün için organik tarla ve organik tarımcılık ve sonunda bebeklikten olgunluğa ve çekirdekten meyveye gidecek sürecin en başta tasavvurla birlikte ilişkisini doğru tanımlamak ve konumlanmak.
Bebek bakım setinden önce; fıtri dokunuşlar, anlamlı okunuşlar ve gerekli destekler olmalı.