Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurettin Akyol, bazı durumlarda bebeklerin göz tansiyonuyla doğabildiğini, anne babanın bu konuda, erken teşhis anlamında uyanık olması gerektiğini söyledi.
Akyol yaptığı açıklamada, halk arasında ''göz tansiyonu, karasu hastalığı'' olarak da bilinen glokomun, sinsi seyirli bir hastalık olduğunu vurguladı.
Her yaşta görülebilen bir hastalık olan glokomun, özellikle 40 yaşından sonra çıkan ''birincil'' tipinin görülme sıklığının, diğer türlerine oranla yüzde 85 olduğunu ifade eden Akyol, ''Tedavi edilmediğinde, atlanıldığında, hatta tedavinin geç yapıldığı, uygun yapılmadığı durumda genelde körlükle sonuçlanan bir hastalık. Bu nedenle glokom, önemli bir hak sağlığı sorunu'' diye konuştu.
Toplumun tüm kesimlerinin göz sağlığı bakımından göz tansiyonunu bilmesi ve ölçtürmesi gerektiğine dikkati çeken Akyol, şöyle devam etti:
''Birincil glokom, genelde rutin muayenede, göz hekimine gittiğinizde ortaya çıkan bir hastalık. Göz içi basıncını ölçtüğünüzde ki buna göz tansiyonu diyoruz, bunun yüksekliği ve buna bağlı olarak ilerlediği durumlarda hasta tarafından fark edilemeyen, bizim 'görme alanı' dediğimiz bozuklukla seyreden ve görme sinirini tahrip ederek geriye dönüşümsüz bir durumun ortaya çıkmasıyla oluşuyor. Dolayısıyla hasta bunun farkında olmuyor. Ancak rutin muayenede göz içi basıncını ölçmek, gözün yapısındaki kalınlığı ölçmek, göz içine ve görme alanına bakmak ve göz dibini aletlerle birlikte değerlendirilerek teşhis konulabiliyor.''
Göz tansiyonunun, ömür boyu tedavi gerektiren bir hastalık olduğunu belirten Akyol, ''Bu durumun geriye dönüşümü mümkün değil. İlerlemesini engellemek amacıyla yapılıyor tedaviler. İlaç ve lazer tedavisi yapılıyor. Başarısız kalındığında cerrahi tedavi uygulanıyor. Bütün bunlara rağmen hastalık yine de ilerleyebiliyor. Onun için kontrol çok önemli. Bu bakımdan hastaların çok uyanık olması lazım'' dedi.
Glokomla ilgili çok çeşitli nedenlerin ileri sürülebileceğini, kalıtsal veya bazı hastalıklarla birlikteliklerin olabileceğini ancak bunların kesinleştirilmiş bir araştırma sonucunun olmadığını dile getiren Prof. Dr. Akyol, ''Hastanın kendi göz yapısı burada çok önemli. Göz içi sıvısının dolanımındaki bozukluk çok önemli. Ama bir ailede glokom varsa, o ailenin çocuklarında glokom görülme riski, topluma göre 2 kat daha fazla. Ailesinde göz tansiyonu ve diğer göz rahatsızlıkları olanlar daha dikkatli olmalı'' diye konuştu.
Dünyada 60 milyon glokomlu insan bulunduğunu, bu sayının 2012 yılında 70 ile 80 milyon dolayına ulaşacağının öngörüldüğünü ifade eden Akyol, ''Bu, çok korkunç bir rakam. Bunların birçoğu da teşhis edilmeden yaşıyor. O nedenle göz tansiyonu bilinmeli. Nasıl herkesin evinde tansiyon aleti varsa belki ileride herkesin elinde göz içi basıncını ölçen bir alet olacak'' dedi.
''BEBEKTE GÖZ TANSİYONU VARSA TEK TEDAVİ YOLU AMELİYAT''
İkincil glokom denilen hastalık türünün ise çocukluk döneminde ortaya çıkabildiğini anlatan Akyol, şunları söyledi:
''Bazı durumlarda bebek göz tansiyonuyla doğabiliyor. Bu 10-15 bin doğumda bir oluşabiliyor. Akraba evliliklerinde daha çok olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla anne babanın bu konuda, erken teşhis anlamında uyanık olması lazım. Bebeklerde gözde fazla yaşarma, gözde büyüme, gözde ışığa karşı hassasiyet, ışığa karşı göz kırpma varsa, bir göz doktoruna başvurularak bu durum araştırılmalı. Bebeklerde ve çocuklarda teşhis daha kolay yapılabilir. Eğer bir bebekte göz tansiyonu varsa tek tedavi yolu ameliyat. İlaçla tedavisi yok. Özellikle erken teşhis edilip müdahalede bulunulan vakalar düzeliyor. Ama glokomla mücadele bitmiyor. Glokomla doğmuşsanız onunla yaşayacaksınız demektir.''
Gözün korunması için rutin ve alışılmışın dışına çok çıkmamak gerektiğine işaret eden Akyol, şunları kaydetti:
''Gözle ilgili ağrı, sinek uçuşması, karıncalanma, bulanık, dalgalı veya bulutlu görme, şimşek çakmaları gibi belirtilerde, mutlaka hekime başvurulmalı. Ebeveynlerin, çocuklarını 0-6 yaş arasında en az bir kez göz doktoruna götürerek muayeneden geçirmesi şart. Bir rahatsızlık olmasa bile çocuklar kontrolden geçirilmelidir. Erişkinlerde ise 35 yaşından sonra glokom veya diğer rahatsızlıklar için, yaşlılığa bağlı rutin yıllık muayeneleri yapılmalıdır. Sağlıklı beslenme tüm hastalıklarda olduğu gibi göz için de uygulanmalıdır.''
Türk toplumunun göz sağlığına, ''rahatsızlıklar başlamadan'' gereken önemi vermediğini vurgulayan Prof. Dr. Akyol, ''Çünkü insan gördüğüne inanıyor. İnsanlarımız ancak görmelerinde bir sorun olursa doktora müracaat ediyorlar'' diye konuştu.
Haber 7