Risale Haber-Haber Merkezi
Ege bölgesinde yayınlanan Gazetem Ege gazetesinin yazarı Bünyamin Dobrucalı da CHP'nin Said Nursi korkusunu dile getirdi. Dobrucalı, yazısına ilginç bir başlık da seçti: "Bediüzzaman 1- CHP 0"
İşte o yazı:
Said-i Nursi'nin sergisini İzmir'de açanlar bugünlerde zevkten dört köşe olmalılar.
Nasıl olmasınlar ki?
Serginin açılacağını düne kadar çok sınırlı bir kesim biliyordu, bugün bütün İzmir öğrendi.
CHP İzmir İl Başkanı Rıfat Nalbantoğlu'na, Bediüzzaman Said-i Nursi'nin taraftarlarınca şöyle kocaman, okkalı bir teşekkür belgesi hazırlatılıp verilmeli.
"Serginin duyurulmasına yaptığınız eşsiz ve emsalsiz katkıdan dolayı Bediüzzaman Said-i Nursi hazretlerinin duaları sizinledir' türünden bir yazı olabilir bu.
Ne demiş Rıfat Nalbantoğlu?
"Balçova Termal A.Ş.'de düzenlenecek serginin içeriğini bize söylemediler. Söyleselerdi izin vermezdik."
Yok artık daha neler.
Birisinin Nalbantoğlu'na, bu yaparız dediği eylemin "faşizm" olduğunu hatırlatması gerekiyor herhalde.
Yasaların izin verdiği bir serginin açılmasına engel olma hakkını Nalbantoğlu, hangi yasa maddesine göre kendinde bulabiliyor ki?
Ne demiş Nalbantoğlu?
"Serginin içeriğini öğrenir öğrenmez Vali Kıraç'la konuştuk. Sergiye izin verme dedik".
Yok artık daha neler.
Allah'tan Vali Kıraç yılların verdiği devlet adamlığı tecrübesiyle davranmış.
Burası bir ticarethanedir, yasalar çerçevesinde isteyen istediği etkinliği ücretini vererek düzenleyebilir diye cevaplamış Nalbantoğlu'nu.
Doğrusu da bu değil mi?
Olması gereken de bu değil mi?
İzmir'de her Allah'ın günü sergidir, paneldir, gösteridir, şudur, budur onlarca etkinlik düzenlenir.
Bu etkinliklerin her birinin hedef kitlesi ayrıdır.
Hepsinin ayrı müşterisi vardır.
Kiminin az, kiminin çok.
Bir etkinliğin yapılıp yapılmamasının tek dayanağı 'yasalardır'.
Yasaların izin verdiği çerçeveler içinde isteyen istediği etkinliği istediği yerde düzenleyebilir.
Bu kadar basit, bu kadar net.
Rıfat Nalbantoğlu ya da CHP, hangi etkinliğin nerede yapılması gerekir diye onayı istenecek makamlar arasında yoktur ve olamazlar da zaten.
Sergiyi beğenmemek başka, sergi yasaklansın demek başka.
Rıfat Nalbantoğlu ve temsil ettiği CHP'nin 21.yüzyıl Türkiye'sinde, İzmir gibi özgürlükler kentinde "faşizm" kokan baskıyla bir sergiden korkması, en hafif tabiriyle 'komiktir'.
İşin özü şu.
"Eski CHP'nin, yeni CHP'nin ayak bağı olmaktan vazgeçmesi gerekiyor."
Kılıçdaroğlu'nun, genel merkezin önünden geçen ilk eskiciye, hiç leğen ya da mandal pazarlığı yapmadan partideki bütün eskileri verip kurtulması gerekiyor.
Tek başına iktidarı hedefleyen bir partinin Said-i Nursi'nin sergisinden bile bu kadar korkmasını başka türlü nasıl izah edebilirsiniz ki?