Bediüzzaman, bu İslamcılık yorumuna isyan eder

Karaman, İslamcılık tartışmalarında yapılan Bediüzzaman merkezli karşılaştırmaları eleştirdi

Risale Haber-Haber Merkezi

Hayrettin Karaman, İslamcılık tartışmalarında yapılan Bediüzzaman merkezli karşılaştırmaları eleştirdi. Karaman, "Bu da zulümdür ve herkesten önce Bedîüzzeman'ın isyan edeceği bir haksızlıktır" dedi.

Yeni Şafak'taki yazısında İslamcılığın yalnızca siyaset, devlet ve bir partiye odaklamanın "kasıtlı saptırma" olduğunu ifade eden Karaman, "Peki bu niçin yapılmaktadır?" sorusunu şöyle cevapladı:

"Çünkü İslamcılık hem kavram hem de tarih boyunca temsili ve uygulaması bakımından tam, doğru, sahih bir çerçevede tasavvur edilir de buna yönelik açıklamalar ve değerlendirmeler yapılırsa onu ne dövmek ne de öldürmek mümkündür; bu kimsenin haddine düşmez! Fakat İslamcılığı bir partiye veya İslamcılığın bir tavrı, parçası, şartlara göre aşaması olan siyaset ve devlete odaklarsanız, İslamcılık budur derseniz onu kolayca döver, hatta öldürürsünüz (yani İslamcılık öldü, bitti, bu bir hayal idi, düş idi, geldi geçti dersiniz)."

İslamcılığı yanlış tanımlayan ve eleştirenlerin bir başka körlüğünin de ahlak eğitimi ile ilgili olduğunu belirten Karaman, Bediüzzaman ve Hasanü'l Benna karşılaştırmalarını da eleştirdi.

Karaman yazısını şöyle sürdürdü:

"Bunlara göre İslamcılar siyasete odaklanmakta, illa da İslam devleti demekte, Müslümanların, fert ve topluluk olarak ahlak eğitimini ihmal etmektedirler. Bu anlayış ve değerlendirme sadece yanlış ve eksik değil, aynı zamanda bir zulümdür/haksızlıktır. Her nedense bizde bazı yazarlar, mesela İhvan hareketinin ve bu hareketin öncülerinin karşısına merhum Bedîüzzeman'ı ve onun ıslahat hareketini koyarak karşılaştırmalar yaptılar, bunu göklere çıkarırken diğerlerini batırdılar. Bu da zulümdür ve herkesten önce Bedîüzzeman'ın isyan edeceği bir haksızlıktır. Yöntem farkı vardır ve ictihada, farklı şartlara göre tabîîdir; ahlak eğitimine gelince, İhvan'ın kurucusu kabul edilen Hasenü'l-bennâ da Bedîüzzeman da buna birinci derecede önem vermişler; önce iman ve ahlak, sonra hareket demişlerdir. Abduh ve Bedîüzzeman önce siyaseti (tepeden ıslahatı) denemişler, sonra şartların buna elvermediğini görerek tabanın eğitimine öncelik vermişlerdir.

"Bilir bilmez İslamcılar hakkında konuşmak, değerlendirmeler yapmak, hele de birini alıp diğerini atmak, mensuplarını birbirine düşürecek ifadelerde bulunmak hiyanet değilse gaflettir ve bundan mutlaka uzak durulmalıdır.

"Kur'an-ı Kerîm'in bize öğrettiği kural/hikmet şudur: Bizden öncekiler günahları ve sevapları, yanlışları ve doğruları, başarıları ve başarısızlıklarıyla gelip geçtiler; bizim vazifemiz onların izlerine basarak, yaptıklarını taklit ederek yürümek değildir, bizim vazifemiz, geçmişten örnek ve ibret alarak (istifade ederek) kendi zamanımızın gerektirdiği yol ve yöntemi –hepimizin ortak kaynak ve değerlerinden– bulup çıkarıp uygulamaktır. Bir de 'seninki, benimki' demeden, 'hepsi bizimki' diyerek hayırda ve hizmette yarışmaktır.

Bediüzzaman Haberleri