Risale Haber-Haber Merkezi
Yusuf Kaplan, İslâmcılığın İslâm'ın anlaşılması ve yaşanması sürecinde bir tefekkür çabası olduğunu söyledi.
Yüksek ve asil düşüncenin hayatı derinlemesine yaşayan ve tam kalbinden yakalayan düşünce olduğunu ifade eden Kaplan, "Eğer kategorik / parçalı zihin dünyasından kurtularak düşünebilirsek, en 'soyut' düşünce'nin aslında en 'somut'tan / en derûnî tecrübeden yola çıkılarak geliştirildiğini görmekte zorlanmayız" dedi.
Hayatımıza ruh üfleyen en derûnî ama en sade fikirlerin temellerini atabilenleri sıralayan Kaplan, yazısını şöyle sürdürdü:
"Zâhirle bâtın, âfak'la enfüs arasında sürekli bir gidiş-geliş yolculuğu yapanlar, bu tür bir 'gerilim hattı'nda -Sezai Karakoç'un deyişiyle 'metafizik ürperti'yle- seyahat edenler, hayatımıza ruh üfleyen en derûnî ama en sade fikirlerin temellerini atabilmişlerdir: İbn Arabî, Yunus, Konfüçyüs, Mimar Sinan, Mevlânâ, hatta İmam İbn Teymiyye böyle biridir; yine Kierkegaard, Tao, Nietzsche, Gazalî, Bergson, Bediüzzaman gibi düşünürler, hayatı, kategorik / parçalı değil, bütüncül olarak kavrayan düşünürler oldukları için çağ aşan ve çağ açan önaçıcı şahsiyetler olabilmişlerdir."