Risale Haber-Haber Merkezi
(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin Sünûhat adlı eserinden bölümler)
Eskiden neşrettiği makâlatına dair şöyle söylemektedir:
“Bütün kuvvetimle derim ki:
Gazetelerde neşrettiğim umum makâlatımdaki umum hakaikte nihayet derecede musırrım. Şayet zaman-ı mâzi cânibinden, Asr-ı Saadet mahkemesinden adaletnâme-i Şeriatla dâvet olunsam; neşrettiğim hakaikı aynen ibraz edeceğim. Olsa olsa, o zamanın ilcaatının modasına göre bir libas giydireceğim.
Şayet müstakbel tarafından üç yüz sene sonraki tenkidât-ı ukalâ mahkemesinden tarih celpnamesiyle celp olunsam, yine bu hakikatleri, tevessü ve inbisat ile çatlayan bazı yerlerini yamamakla beraber, taze olarak orada da göstereceğim.
Demek, hakikat tahavvül etmez, hakikat haktır. 1 اَلْحَقُّ يَعْلُوا وَلاَ يُعْلٰى عَلَيْهِ
Hem bu Sünûhat Risalesi’nde “Kur’ân’ın hâkimiyet-i mutlakası” bahsinde, cemaat-ı İslâmiyenin nazarını Kur’ân’a çevirmek, bu suretle muharrik-i vicdan olan kudsiyeti temin ile kalplere meleke-i hassasiyet gelerek, dinin emirlerine ve îmânın ihtaratına karşı lakayt ve sağır kalmamak gibi bazı hususlara dair izahlar var.
Zaman gösterdi ki; bu risalede Hazret-i Üstad’ın ehemmiyetle üzerinde durduğu ve Müslümanların doğrudan doğruya okudukları tefsir kitaplarından Kur’ân’a müteveccih olmaları, şiddetli bir rağbet ve alâkayla Kur’ân’ı dinlemeleri, Kur’ân’dan ders almaları gibi hususlar, Risale-i Nur’da tecelli etmiştir.
Zamanın hastalığını teşhis eden ve o hastalığa devayı gösteren zât, Cenâb-ı Hakkın ona ihsan ettiği Nur Külliyatıyla, bu pek ehemmiyetli hizmeti, âlem-şümûl bir vüs’atle ifâ etmiştir.
Evet, bahsettiği, “Şeriat kitapları birer şeffaf cam mahiyetinde olmak lâzım.” dediği hakikat, Risale-i Nur’la zuhura gelmiş ve meydan-ı istifadeye arz edilmiş bulunuyor. Şimdi başta Anadolu olarak âlem-i İslâm ve insaniyette Kur’ân’ın bu yeni dersi, Risale-i Nur; asrın ihtiyaçlarına cevap veren en müessir bir eser olarak benimsenmekte, yeni nesillerin istifadesine sunulmaktadır.
Nur Talebeleri
1 : “Hak daima üstün gelir; hakka galebe edilmez.” Bu hakikatin Buharî, Cenâiz: 79’daki rivayeti şu şekildedir: اَ ْلاِسلاَمُ يَعْلُو وَلاَ يُعْلٰى
Devam edecek
ÖNCEKİ BÖLÜMLER
Bu Osmanlı ülkesinde büyük bir parlak nur çıkacak