Risale Haber-Haber Merkezi
Hekimoğlu İsmail, zamanın cazibesinden korunmanın çok zor olduğunu belirterek, Ahmed Yesevi, Mevlana ve Bediüzzaman örneklerini verdi.
Nefsin cennetle cehennemin yol kavşağı olduğunu ifade eden Hekimoğlu, "Nefsiyle isteyen cennete, isteyen cehenneme gider. Şeytan, "ben" kelimesinden manevi hayatımıza girer. İkisi birleşir, Müslüman'ın rakibi olur. İnsanın zaafları şeytanla anlaşır, iki ayaklı şeytanların sayısı artar. Yol kavşağı her şehirde her an karşımızdadır. Orada cami de vardır meyhane de vardır. İsteyen camiye isteyen meyhaneye gider. Meyhaneden kasıt haramların bütünüdür" dedi.
Haram dairenin, zahiren daha süslü ve daha cazip olduğunu vurgulayan Hekimoğlu, haram daireye girmenin çok kolay, helal daireye girmenin ise çok zor olduğuna dikkat çekti.
Ahmed Yesevi, Mevlana ve Bediüzzaman örneklerini veren Hekimoğlu, "helal dairenin zahiren cezbedici bir yönü olmamakla beraber, haram daire insanı kendisine çağırır. Cennet ebedi saadet yeridir. Bu durumda insana zoru başarmak düşer. Cennetin ücreti reklam edilen haramlardan uzaklaşıp, helal daireye girmektir. İnsanları sevk eden para, makam, şöhret ve zevklerdir. İşte şeytan, bu dört nesneyi kendisine silah eder, ummadığı anda Müslüman'ı bu silahlarla vurur. Tarikatta nefsin kademeleri vardır. O kademelerde pişerek yükselen kişi, kendini nefisten ve şeytandan korur. Eğer korumakta yine zorluk çıkarsa Ahmed Yesevi gibi senelerce mağarada yaşar. Mevlana gibi kütüphaneyi suya atar. Bediüzzaman Said Nursi gibi çıkar dağın başında yaşar" şeklinde yazdı.