Risale Haber-Haber Merkezi
Risale Akademi bünyesinde Ankara'da gerçekleştirilen Emirdağ Okulu, altıncı programıyla devam etti. "Emirdağ Lahikası’nda öne çıkan kavramlar" başlıklı seminerine devam eden İbrahim Akgün, Bediüzzaman mahkumları, muarızlarının gördüğü gibi, birer cani, ıslah ve iflah olmaz mahlukat olarak değil; hataları ve günahları hayra götürebilecek; hakka ve hakikate hizmetkar olacak gözüyle gördüğünü söyledi.
Akgün sözlerini şöyle sürdürdü:
Kendisinin çağdaşı olan bütün ideolojiler hapisteki insanları, ya alabildiğine aşağıladılar veya hapisten çıkarıp müesses rejimlere karşı kullanmak istediler.
Ancak Bediüzzaman gibi bir inkılapçı, bir müçtehit böyle bir akılla hareket eder ve bütün yeryüzüne, hapishanelere bir okul-medrese gözüyle bakar.
Bu bakış açısı Bediüzzaman’la sınırlı kalacak bir şey değildir:
O’nun “Hakka Hizmet Doktrini” haline getirdiği ve her müminin, hele Bediüzzaman’nın dava arkadaşlarının hayatlarında düstur olarak almaları gerekir ki, gittikleri her yerde hak ve hakikatin tohumlarını eksinler. Onların geçtikleri yerlerden hayat neşv ü nema bulsun.
Irkçılık
Irkçılığın bütün inançlara, dinlere ve insanlara galebe çaldığı bir çağda Bediüzzaman onun hiçbir türü, versiyonu veya derecede olanını asla kabul etmez, “şeksiz” bir imanla reddeder.
Bu hastalıktan korunmak ve yakalananların kurtulması için bireylere olduğu kadar, topluma ve devletlere de reçeteler sunar.