(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin KASTAMONU LAHİKASI eserinden bölümler.)
Bismillahirrahmanirrahim
Aziz, sıddık, sadık, hâlis ve muhlis kardeşlerim,
Dört beş kardeşlerime ait birer kısacık konuşacağım.
Birincisi: Medrese-i Nuriyenin mürşidi, müessisi ve müdebbiri Hacı Hafız kardeşimizin bu defa üçüncü olarak bir teberrükünü gördük. Tâ Barla'da iken tatlı lokmaların kerametli, acip bereketi ve Isparta'da İktisat Risalesini tatlılaştıran iki buçuk okka balın harika bir hâdiseye sebebiyet vermesi, HAŞİYE bu üçüncü defa da, bin mübarek ve mâsum hatırlarını ve iltifatlarını temsil eden ve parçalanmayan bir hediyeyi göndermiş. Altmış senelik bir kaide-i hayatiyemi o bin hatırın hatırı için o kaidemin hatırını kırdım.
İkincisi: Âtıf Hasan'ın hakikaten fevkalâde yazdığı tevafuklu Mu'cizat-ı Kur'âniyeyi o gittikten sonra temâşâ ettim. Elimden gelseydi, herbir yaprağına mukabil bir lira verecektim. İnşaallah o nüshayla binler adam istifade edip, onun hayat-ı bakiyesine bir çeşme hükmünde varidat verecek. Hüsrev'in ve kahraman Tahirî'nin bir üçüncüsü oluyor.
Üçüncüsü: Risale-i Nur'un eski ve ehemmiyetli ve çalışkan bir şakirdi olan Kâtip Osman'ın sadık ve hikmetli rüyası ve mutabık tâbiri onları müferrah ettiği gibi, bizleri de mesrur eyledi. Ve o mektubuyla merak ettiğim şeyleri ve Hüsrev ve Rüşdü, Hafız Ali, Zühdü Bedevî, Nuri ve Nur fabrikası sahibi, Tâhir'ler, Mübarekler Heyeti, medrese-i Nuriye ve ümmî ihtiyarlar ve mâsum çocuklar, umumlarının selâmlarını yazıyor. Biz de onlara birer birer selâm ediyoruz, muvaffakiyetlerine ve selâmetlerine dua ediyoruz.
Bu havalide dahi, belki çok yerlerde, sizin faaliyetinizden şevke gelip Risale-i Nur ziyade tevessü ettiğinden, ehl-i dünyayı düşündürüyor, nazar-ı dikkati celb ettiriyor.
Bazı ufak tefek ilişmek de ondan ileri geliyor. İhtiyat her vakit olduğu gibi yine lâzımdır. Hazret-i İmam-ı Ali radıyallahü anh iki defa سِرًّا تَنَوَّرَتْ 1 demesi, Risale-i Nur perde altında tenevvür ve tenvir eder diye işaret ediyor.
Mümkün olduğu kadar geçici rüzgârlara ehemmiyet vermeyiniz, bakmayınız. Zaten mabeyninizde samimî tesanüt ve meşveret-i şer'iye, sizi öyle şeylerden muhafaza eder. İçinizdeki şahs-ı mânevinin fikrini, o meşveretle bildirir.
Kardeşiniz ve sizinle dünyada, berzahta, âhirette müteşekkirâne iftihar eden ve edecek hizmet-i Kur'âniyede arkadaşınız.
Haşiye: Şimdi ben tahmin ediyorum, o bal da onun imiş. Fakat tam tahattur edemiyorum.
Bediüzzaman Said Nursi