Risale Haber-Haber Merkezi
Abdullah, Bediüzzaman Hazretlerini tanımadan yapılan iftiralarla ilgili bir örneği aktardı.
Köylerinde başta büyük dayısı olmak üzere köy enstitülerinde okumuş öğretmenlerin olduğunu belirten Abdullah, "Ellerinde Cumhuriyet gazetesi... İlhan Selçuk yine imam-hatiplerle ilgili bir yazı yazmış. Oradan mesele açıldı. Bediüzzaman Hazretleri'ne hücum ediyorlardı. Ama hiçbir bilgiye sahip değillerdi. Dedim ki: "Hiçbir kitabını okudunuz mu?" "Hayır" dediler. "Hiç söylediği bir sözü hatırınızda var mı?" "Yok" dediler. "Peki hiçbir bilgiye sahip olmadığınız bir kişi hakkında bu düşmanlık niye? Eğer bunu şu köylüler yapsa, insan, olabilir der, ama bizleri okutup eğiten sizlerin yapması hiç uygun olmuyor." dedim. Sustular" dedi.
Daha sonra Bornova'da evinde ziyaret ettiği bu öğretmenlerden birisi ile görüşürken kayınpederinin geldiğini hatırlatan Abdullah, Bediüzzaman Hazretlerini tanımadan yapılan iftiralarla ilgili bir örneği aktardı:
"Kayınpederi karakollarda çavuşluk yapmış. Nereden çıktıysa yine konu Bediüzzaman Hazretleri'ne geldi. "Çok cahildi.. Herkese kâfir derdi. Ben onu çok iyi tanıyorum.." dedi. Ben bu sözlerden Üstad'ı hiç tanımadığını anladım ve dedim ki: "Bana bir tarif edebilir misin; acaba sakalı şu kadar mı, yoksa bu kadar mıydı?" dedim. Elimle de göğsümün altına kadar işaret ederek. O ise "Tâ göbeğinin altına kadar iniyordu!" dedi. Ben gülmeye başladım. Öğretmen damadı da "Baba, onun sakalı yoktu!" dedi."