Bediüzzaman kültürel yangının içine geldi

Risale Akademi'nin düzenlediği "1.Risale-i Nur ve Sanat Çalıştayı" tebliğleri...

RisaleHaber-Haber Merkezi

Risale Akademi, "1.Risale-i Nur ve Sanat Çalıştayı"nda sunulan tebliğleri yayınlamaya başladı. İşte Osman Gökmen'in "Temaşa, Trajik ve Taklit" başlıklı tebliği...

İşte Osman Gökmen'in tebliği:

Dramatik'i olmaksızın bir sanat olamayacağı, evrensel olmayan bir düşüncedir. Bizim kültürümüzün kodlarına da uymaz. Bu yüzden Tanzimattan bu yana ait olduğu toplumdan dram çıkarmaya çalışanlar hayatın içinde bulamadıkları dramı muhayyilelerinde ürettiler. Namık Kemal'den domestik güldürü yazarı İbnürrefik Ahmet Yirmi Sekizinci'ye kadar farklı türlerde yazan pek çok yazar, facia, haile, komedya adı altında aslında batılı standartlara uymayan nev-i şahsına münhasır metinler kaleme aldılar. Dramatizasyona dayanak teşkil eden çatışmalar ise tamamen Avrupa'dan aktarma şablonların bize adaptesinden ibaretti.

Cumhuriyet eliti, sanatta ve özellikle bizim bu yazıda konu edindiğimiz tiyatroda tıpkı ortaçağ papazlarının pragmatizmi ile benzerî bir yaklaşım sergiledi. Kilise, Hristiyanlığın tebliğinde cahil halka tiyatro yoluyla ulaşmayı denedi. Hz. İsa'nın ve havarilerin hayatlarını anlatan olaylar dramatize edilerek papazlar tarafından panayır ve çarşılarda oynandı.

Bizdeki elit kadro bir keşiş gibi davranarak tiyatroyu yeni ideolojinin toplumun bütün kesimlerine yayılmasında ve benimsetilmesinde kullandılar. Halkevleri, ortaçağ kiliseleri gibi hazırladığı temsillerle cumhuriyetin "söndürülmez bir nur", padişahlığın ise "köhne ve çağdışı" olduğunu anlatmaya çalıştı. Cumhuriyet edipleri büyük önderin kendilerine çizdiği doğrultuda yeni çatışma alanları buldular kendilerine. Nesnel bir gerçekliği olmayan tamamen uydurma kişi ve olaylarla zahmetsizce yazı yazmanın nimetlerinden yararlandılar. Dilimize "temsil" diye geçen bu yazı türünde "yeni din"in kahramanları yüceltilirken eski dininkiler yerin dibine batırılıyordu. İşin ilginç tarafı "temsil" kıssadan hisse mantığının bir anlatım tarzı iken, bunun yeni tiyatroya arka planına bakılmaksızın aktarılması idi. Yapılan işin Avrupa ölçülerinde bir anlam taşıyıp taşımadığından kimsenin haberi yoktu. Çapsızlığın ve yüzeyselliğin cesareti ile bedava bir devlet himayesinin kanatları altında bu iş yıllarca sürüp gitti. Estetik ve sanat olarak konuyu sorgulamak mümkün olamadı. Amaç toplumun manevî temellerini sanatın mucizevî iksiriyle gerçekleştirebilmekti.

Tebliğin devamını okumak için TIKLAYINIZ

Bediüzzaman Haberleri