Ahmet Bilgi'nin haberi:
RİSALEHABER-Risale Akademi bünyesinde gerçekleştirilen Emirdağ Okulu'nun yedinci programında konuşan Dr. İsmail Benek, Bediüzzaman'ın Isparta’yı Medresetüzzehra yaptığını ve Emirdağ döneminde bunu daha pratize ettiğini söyledi.
"Emirdağ Lahikası bağlamında Medresetü'z-Zehra Perspektifi (Osmanlıdan Cumhuriyet'e değişmeyen gündem)" başlıklı seminerde Benek, şunları söyledi:
Medresetüzzehra, yeni yüzyıl insanının çoklu taleplerini daha doğru karşılamak için geliştirilmiş bir eğitim ve öğrenme modelidir. Sanayi toplumunun rasyonelliğinde oluşan duygu ve duyarlılık zafiyeti ile Doğu’nun kendini tekrar eden, modern sistemlere kapalı statik döngüsü dışında fayda ve yararlılık ihtiyacını göz önüne alarak geliştirilmiş bir modeldir.
Amacı: Bir insanın meraklarını, öğrenme zekasını, eğitim ve öğretim süreçlerini toplam tatmin/kalite içinde maddi ve manevi donanımını birlikte ele almaktır. Buna bağlı olarak da bilgi ve kariyer ihtiyacının birlikte mutluluğunu temin edip farklılıkları kabullenen birliği sağlamaktır.
Medresetüzzehra Perspektifi’nde muhakeme, hayatın dengesini tayin eder. İlim amelle taçlanır. Söylemle eylem tutarlılığı vardır. Eşit ve özgür bireylerin pozitif rekabet ortamları sağlanır.
Bediüzzaman’ın Doğu Anadolu'da bir "Darülfünun-u İslamiye" kurma tasavvuru, Van'da Tahir Paşa konağında kaldığı sırada ortaya çıkmıştır. Zaten bunu Emirdağ'da iken yazdığı bir mektupta, "65 yıl evvel" diyerek belirtmektedir. Ancak, Medresetüzzehra adıyla tam olarak sistematik tarza getirdiği eğitim modelinin tarihi, İslam Darülfünun'u fikrinin ortaya konuşundan 10 yıl sonra olmuştur.
Medresetüzzehra sadece bir ilim müessesesi olmayıp Asya’nın farklı milliyetlere sahip Müslümanların kaynaşmasını sağlayacaktır.
Bediüzzaman, Medresetüzzehra için "tam ellibeş sene" çalışmıştır. Medresetüzzehra Modeli’ne ise, 1911 yılında yayımladığı Münazarat adlı eserinde yer vermiştir.
Osmanlı Dönemi’nde Medresetüzzehra’nın kuruluşunu gerçekleştiremeyen, Milli Mücadele sırasında İstanbul'da faaliyet gösteren ve TBMM'nin takdirini kazanan Bediüzzaman, davet üzerine 1922 yılında Ankara'ya gitmiştir. Medresetüzehra'nın açılışı için yine faaliyetlerine devam eden Bediüzzaman, 200 milletvekilinden içlerinde Mustafa Kemal’in de bulunduğu, 163'ünün oyu ile doğuda bir üniversite kurulmasını kabul ettirmiştir. Ancak inşaatına bile başlanamamış, kağıt üzerinde bir karar olarak kalmıştır.
Tek partili dönemde, devletin ve toplumun dinden soyutlanmasının hedeflenmesinden dolayı, medreseler ve din eğitimi tamamen ortadan kaldırılmıştır. Pozitivizmin gereği olan materyalist bir eğitim sistemi yerleştirilerek, dinî değerlerden uzak bir neslin yetiştirilmesine çalışılmıştır. Tek partili dönemin batılılaşma temelinde kurumlaşan eğitim sistemi, Batı’nın teknolojisi yerine bozulmuş değerlerini alarak, nesillerin manevi ve geleneksel tüm değerlerinden kopmasına yol açtığı gibi, bilim ve teknoloji üretmekten de uzaklaştırmıştır.
Doğu’da kurulacak üniversiteyle, kendisinin düşündüğü Medresetüzzehra arasında bazı noktalarda paralellik bulan Bediüzzaman, bu üniversiteyi kendi istediği şekilde olmasını temenni ederek desteklemiştir. Bediüzzaman, yaptığı bu teşebbüs ile Bayar'ın "medresenin medar-ı iftiharı" olduğu ve bu "medrese-i ilmiye"nin kendisine "büyük bir şeref" verdiğini, ve "eski hocalık” hissiyatıyla" bu çalışmaları yaptığından dolayı da bütün şark hocalarının minnettar olduğunu belirtmiştir. Bediüzzaman, kurulacak olan üniversitenin, Bayar tarafından, "Orta Şarkta sulh-ı umuminin temel taşı ve birinci kalesi" olarak belirtilmesi ve "yeni mesail-i azime-i siyasiye içinde yeniden nazara alması" dolayısıyla, vatan, millet ve devlete çok faydalı neticeler vereceği kanaatindedir.
Bediüzzaman'ın Doğu Üniversitesi'ne sahip çıkmakta, ancak kendisinin istediği Doğu Üniversitesi’nin niteliğini de izah etmektedir; üniversitede "ulum-u diniye" esas olacaktır. Zira Bediüzzaman'a göre, "hariçteki kuvvetin tahribatı manevi ve imansızlık" olduğu için o tahribat ancak maneviyattan kuvvet alarak durdurulabilecektir.
Aslında Van'da başlayan Medresetüzzehra temelinin, inşasının Cumhuriyet döneminde Barla ile tekrar gündeme alındığını, sonra reddedilse de Üstad’ın Isparta’yı Medresetüzzehra yaptığını ve muvaffakiyetin ardından da Emirdağ döneminde bunu daha pratize ettiğini görüyoruz. Mesela talebeleri ile yoğun mektuplaşması bir açık öğretim sistemidir. Uzaktan eğitimdir. Bütün çabalarına rağmen, Medresetüzzehra'yı gerçekleştiremeyen Bediüzzaman, Medresetüzzehra'nın manevi hüviyetinin Isparta vilayetinde tesis edildiğini kabul etmiştir. Risale-i Nur ve yayıldığı merkezleri "Medresetüzzehra" diye adlandıran Bediüzzaman, Medresetüzzehra’nın "maddi suretini" de tesis etmelerini talebelerinden istemiştir.