Nazilli Ahmet Feyzi Abi’nin hizmetlerinin odağında bir yer. Bu zata Bediüzzaman “Risale-i Nur’un manevi avukatı” ünvanını vermiştir. Bir başka tavsifinde de Bediüzzaman ona “Aydın havalisinin Hasan Feyzisi” der. Bu beldeler mübarektir çünkü Ahmet Feyzi Ağabey, Risale-i Nur ve müellifine orada hadislerden işaretler bulmuş ve Maidetü'l-Kur’an adı altında yayınlamıştır. Bediüzzaman yine Hasan Feyzi Abi’ye “fevkalade zeki kardeşimiz” der. Ahmet Feyzi Ağabey İzmir’de ev derslerinde, Kemeraltı Camii kütüphanesinde, Çamlık’taki evinde dersler yapar ve dinleyenleri etkiler. Oradaki derslerinde Vali Ziyaettin Bey’e de “gaymagam” diye hitap eder, bunun onun bir kerameti olarak yorumlarlar.
Çamlık, Aydın Ortaklar bucağına bağlı İzmir’e 100 kilometre mesafede Selçuk’a yakın bir köy. Ahmet Feyzi Ağabey bu köyün kabristanında bölgenin tapusu ile birlikte bekliyor. Bu köyde 1980 yılından beri mevlit düzenlenmektedir. Ahmet Feyzi Abi’nin çocukları hizmete on dönüm araziyi bağışlamışlar. Aydın ve Nazilli havalisinin bu muhteşem ağabeyi Bediüzzaman’ın 6 eserinin yazılmasına şahit olmuştur.
Bediüzzaman ile mülakatlarında gördüğü kerametlere Bediüzzaman “kardeşim nurun kerametidir” diye karşılar. Bediüzzaman ona “Kardeşim ben otuz senedir Ege’ye bakıyordum, bana mukabil bir ruh görüyordum, o da sensin, hatta ben Ege Bölgesine gidecektim, sen varsın diye gitmedim” der. O Bediüzzaman’a “Üstadım herkes seni inkar edecek, sen de onları tasdik edeceksin, illa bu Ahmet Feyzi senin son memur-ı Rabbani olduğunu dünyaya duyuracak” der.
Ahmet Feyzi Abi, memleketinden Üstad’a incir ve zeytin gönderir. Bediüzzaman da kendine dokunmasın diye ona Sikke-i Tasdik gönderir. Nazilli, Nurların erken döneminde parladığı bir yerdir. Bu ilçenin ilk nur talebesi Hacı Mustafa Öztürk’tür. 1943’te nurları tanımıştır. Bu tarihte Şevket Kahraman isimli bir ağabey Nazilli’deki Koca Camiine iniyor. Hacı Mustafa bu zata “ben de sizin tarikata girmek istiyorum” diyor. O da “biz tarikatçı değiliz” diyor. Ona tesbihatı verir; “bu dua Peygamberimizin (asm) sünnetidir. Bu kitap sana hem dünyada, hem ahirette yeter” der. Nazilli böylece Bediüzzaman’ın eserlerinin vardığı yer olur.
Bediüzzaman bu ilk dershane açılışından dolayı Nazilli’ye bir mektup gönderir; “İlk defa dershane açmak size nasib oldu, tebrik ediyorum” der. Camcı Ahmet Ağabey’in dükkanının üstünde dershane açarlar. Bekir Berk Ağabey mahkemeler için Nazilli’ye gelince masrafları Hacı Mustafa karşılar. İhtilal olunca Zübeyir Abi, Bayram Abiyi Nazilli’ye Hacı Mustafa’nın yanına gönderir.
Yine Ege’nin gavvas nurcularından Muzaffer Ağabey Hacı Mustafa’yı anlatır. Hacı Mustafa onun hizmet masraflarını karşılar ve kimseye söylememesini ister. Hizmete yardımda bulunanların çok az olduğu bir dönemde bu zat o görevi hakkı ile yapmıştır. Hacı Mustafa Öztürk 1900’de Nazilli’nin Yazırlı köyünde doğmuştur. 1989’da vefat etmiştir.
Türkiye’de ilk dershane-i Nuriye Nazilli’de açılmıştır. Hacı Mustafa, Üstad’ın Ankara’da kaldığı evin kirasını da öder. Teyp Tahir ağabey de Nazilli’nin ilk ağabeylerinden. Ankara’ya bir gidişinde Alay müftülerinden Osman Nuri Efendi ile tanışır. O da; “Siz Üstadın makamını bilmezsiniz. Bediüzzaman’ın dört makamı vardır. Hem gavs-ı azamdır, hem Kutb-ı Azam, hem ferd-i Azam, hem Mehdi-i Azam’dır.” der.
Nazilli’nin bir başka nur talebesi Mehmet Büker’dir. İfrat derecesinde takva bir kimsedir.
1958 Ankara davasının ucu Nazilli’ye dayanır. Bekir Bey’in aldığı ilk dava budur. Nazilli birçok ilkin mekanıdır, kutlu bir mekandır.
Terzi Mehmet Oğuz da yine davanın ilk şehididir, karakolda dövülerek öldürülmüştür.
Teyp Tahir Abi kendisine ilk ezberi Bekir Bey demiş ondan sonra ezberlemiş. Şu anda 85 yaşında ezberinde çok bahis olan bir insan. On saat ezberden okuyabilir. O da Nazillilidir. Bediüzzaman’ın büyük talebeleri ile görüşmüştür. Kendisi anlatır. “Zübeyir Ağabey 1961 senesinde Nazilli dershanesinde altı ay kalmıştı. Ben de onunla beraber kaldım. Orada Hizmet Rehberi’ni yazdı. Ben okuyordum o yazıyordu.”
Nazilli, Bediüzzaman’ın Zübeyir, Bayram, Bekir Abilerin de önem verdiği bir beldedir. Türkiye'de nur hareketleri yönünden kutsallık kokan bir mekandır. Üstadın tebrik için mektup göndermesi, Hizmet Rehberi‘nin orada yazılması, ilk dershanenin orada açılması, orada ilk Nur talebesi şehid olması bu mekanın farklılığını gösterir. Nazilli Efe bölgesinin gözüdür, nur hareketi oranın gören gözü ve dimağı olmuştur. Bölgenin bütün erkan ağabeyleri o şehrin büyüsünden istifade etmişlerdir.
Hasan Atıf Egemen de Aydınlı nurculardandır. Bediüzzaman onun kalemini müstesna olarak tavsif eder. Kendisine Yakup Cemal isminde bir trenci nurları verir öylece tanır. Nazilli’nin Sultanhisar bucağında nurculuk yapar. Herkes tarafından velayet ve keramet sahibi olduğu söylenir.