(Bediüzzaman Said Nursi Hazretlerinin MÜNAZARAT eserinden bölümler.)
Bismillahirrahmanirrahim
Sual: (HAŞİYE-2) Misafirperverlik müstahsen bir âdetimiz olduğunu bilirken, neden kimseye misafir olmuyorsun? Talebelerinizi de, ekmeğimizi yemekten, hediyemizi almaktan men ediyorsun. Hâlbuki size iyilik etmek borcumuzdur. Ve hakkınızdır. İşte şu âdetimiz, قَدْ اَكَلَ الدَّهْرُ عَلَيْهَا وَشَرِبَ 1 neden şu âdet-i müstemirreyi tezyif ediyorsun?
Cevap: Evvelâ: İlim azizdir, zelil etmek istemem. Hem de size göstermek isterim ki: Bir kısım ehl-i ilim vardır ki, dünyaya tenezzül etmez ve san'at-ı ilmi medâr-ı maişet etmez. Talebe ise, cerrar ve seeleden ayrıdır.
Saniyen: Vazifelerinde ihmal ile kanaat gösteren ve maaşlarıyla kanaat etmeyen, harcırahları ellerini misafirlikten çektirmemiş olan bazı memurlara fiilen nasihat etmek isterim.
Salisen: Varidat-ı zulmiyeleri kesilmiş olan bazı büyüklere, zulümât-ı zulme sapıp pek geniş açtığı masârıfın kapısının seddine yol gösteriyorum.
Rabian: Millet içinde seyahat edenler, acaba millet için mi, veyahut keyif için midir? Bir mizan göstermekle hile ve hamiyete bir mihenk gösteriyorum.
HAŞİYE: Şu birbirinden uzak suallerden senin hayalin atlamakla cimnastiğe alışır. Lâkin dikkat et; birşey ayağına dolaşıp düşürttürüp ayağın kırılmasın. Yani: Savcılar gibi yanlış mânâ verme.
Dipnot-1: Zaman, işte şu âdetin sırtından yiyip içti.
Said Nursî