Bediüzzaman, 'Müküs Irmağı cennettendir' diyor

Milat yazarı İsa Tatlıcan...

Risale Haber-Haber Merkezi

Milat yazarı İsa Tatlıcan, Bediüzzaman Hazretlerinin Dicle nehrinin bir kolu olan Van Bahçesaray'daki Müküs Irmağı'nın da cennetten olduğunu söylediğini belirtti.

Van Bahçesaray’da Kürt mutasavvıf, şair ve destan yazarı Feqiye Teyran adına bu yıl dördüncüsü düzenlenen festivale katılan Tatlıcan, gözlemlerini köşesine taşıdı.

Yazısının son bölümünde Bahçesaray'daki Müküs ırmağını da yazan Tatlıcan, "Bahçesaray ile ilgili çok şey söylenebilir. Benim açımdan kar ve kaynak suları ile beslenerek ilçeyi ortadan ikiye bölen Müküs ırmağı ve ırmağın çevresine kattığı güzellikler unutulmazdı. Sadece bu muhteşem güzelliği görmek için bile Bahçesaray’a gidilebilir" dedi.

Tatlıcan, yazısını şöyle sürdürdü:

"Bediüzzaman hazretlerinden bir anekdotla bitireyim.
Dicle nehrinin önemli bir kolunun Bahçesaray’da kayadaki bir mağaradan çıktığından bahseden Bediüzzaman Said Nursi “o dağlar tamamen su kesilse ve mahrûtî birer havuz olsalar, o büyük nehirlerin şöyle sür'atli ve kesretli cereyanlarına muvâzeneyi kaybetmeden, birkaç ay ancak dayanabilirler.” diyerek o dağların tamamen su olsa bile ancak birkaç ay dayanabileceğini, bu şekilde gürül gürül akmasının başka bir sebebi olduğunu vurgular ve der ki ‘Şu üç nehrin menbaları, Cennettendir.’ Bediüzzaman’ın “Cennet’ten gelen su”olarak tasvir ettiği Müküs Irmağı’nı ve sıcak insanlarını görmek istiyorsanız Bahçesaray’ı mutlaka uğramanızı tavsiye ederim."

RİSALE-İ NUR'DA NASIL GEÇİYOR?

"وَاِنَّ مِنَ اْلحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ اْلاَنْهَار (Taşlardan öyleleri var ki, bağrından nehirler çağlar.Bakara Sûresi: 2:74.) Bu fıkra ile, dağlardan nebean eden Nil-i mübarek, Dicle ve Fırat gibi ırmakları hatırlatmakla, taşların evâmir-i tekvîniyeye karşı ne kadar hârikanümâ ve mu’cizevâri bir surette mazhar ve musahhar olduğunu ifham eder. Ve onunla böyle bir mânâyı müteyakkız kalblere veriyor ki:

Şöyle azîm ırmakların, elbette mümkün değil, şu dağlar hakikî menbaları olsun. Çünkü, faraza o dağlar tamamen su kesilse ve mahrutî birer havuz olsalar, o büyük nehirlerin şöyle sür’atli ve kesretli cereyanlarına, muvazeneyi kaybetmeden, birkaç ay ancak dayanabilirler. Ve o kesretli masarife karşı, galiben bir metre kadar toprakta nüfuz eden yağmur, kâfi varidat olamaz. Demek ki, şu enhârın nebeanları, âdi ve tabiî ve tesadüfî bir iş değildir. Belki pek harika bir surette, Fâtır-ı Zülcelâl onları sırf hazine-i gaybdan akıttırıyor.

İşte, bu sırra işareten, bu mânâyı ifade için, hadiste rivâyet ediliyor ki, “O üç nehrin herbirine Cennetten birer katre her vakit damlıyor; ve ondan bereketlidirler.” Hem bir rivâyette denilmiş ki: “Şu üç nehrin menbaları Cennettendir.” Şu rivâyetin hakikati şudur ki: Madem esbab-ı maddiye, şunların bu derece kesretli nebeânına kabil değildir. Elbette menbaları bir âlem-i gaybdadır ve gizli bir hazine-i rahmetten gelir ki, masarifle varidatın muvazenesi devam eder.

"Nil-i mübarek Cebel-i Kamer‘den çıktığı gibi, Dicle‘nin en mühim bir şubesi Van vilâyetinden, Müküs nahiyesinden bir kayanın mağarasından çıkıyor. Fırat‘ın da mühim bir şubesi, Diyadin taraflarında bir dağın eteğinden çıkıyor." (Sözler-Yirminci Söz)

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.

Bediüzzaman Haberleri