Risale Haber-Haber Merkezi
Mustafa Özcan, Bediüzzaman'ın kendisine neden "dindar bir cumhuriyetçi" dediğini açıkladı.
Emevilerle birlikte İslam’ın siyasi anlayışında sapma olduğnu ve şuraya dayalı anlayışın yerine saltanatın geçtiğini belirten Özcan, Yeni Akit'teki yazısında Bediüzzaman'ın cumhuriyet derken neyi kastettiğini şöyle açıkladı:
"Raşid halifeler halkı saltanatla yönetmiyorlardı. Bundan dolayı onların sistemine saltanat denemez. Peki ne denilir? Ebu’l Kelam Azad ve Bediüzzaman gibiler raşid halifeleri cumhur reislerine benzetmişlerdir. Bediüzzaman kendisinin karıncalar gibi cumhuriyetçi olduğunu söylemiştir. Arılar kraliyetçi midir? Bunun ötesinde cumhuriyet kolektif bir anlayıştır ve Bediüzzaman’ın kastı budur. Eşitliği esas alır. Kraliyet ise üstten inmecidir ve kast ve sınıf sistemini esas alır."
Batılıların cumhuriyeti Atina veya eskİ Yunan’dan devşirdiklerine karşılık İslamcıların da referans olarak Asr-ı saadeti esas aldığını ifade eden Özcan, Bediüzzaman'ın "dindar cumhuriyetçi" ifadesini yorumladı:
"Elbette iki tarz cumhuriyet ideolojik kodları birbirinden farklıdır. Fransız Devrimi, Yunan cumhuriyetine bakar ve Fransız devriminin peşine takılan İslam ülkelerindeki cumhuriyetlerin kaderi de böyledir. Bunun için Bediüzzaman bir kayıt düşmüş ve ‘ben dindar bir cumhuriyetçiyim’ demiştir. Cumhuriyet ifadesinin 18’inci yüzyılda türetilmesi onun köklerinin İslam’da olmadığını göstermez. Cumhuriyetin İslam’da kökleri olmadığını söyleyenler isabet etmiyorlar. Kur’an ve Sünnet kaynaklı yüzlerce ilim vardır ve bunların isimleri sonradan verilmiştir. Kelam, fıkıh ve tasavvuf gibi. Bunların muhtevası vardı ama isimleri konmamıştı. Tasnif edilmemişlerdi. İstihbarat tabirlerinde de tasnif edilmiş bilgi ve edilmemiş bilgi deyimi vardır.