Risale Haber-Haber Merkezi
Kırk sene önce bugün Tâhirî Ağabey, 3 Nisan 1977 Pazar günü, saat 03’te İstanbul Kocamustafapaşa semtindeki Tevruz apartmanının 7. katında, hizmet ve meşakkat kapısını kapatıp, ücret ve saadet âleminin kapısını çalmıştı... Merhum ağabeyimizi rahmet dualarımızla anıyoruz...
Bayram Yüksel Ağabey, Ömer Özcan’ın Ağabeyler Anlatıyor kitabında Tâhirî Mutlu’yu Şöyle Anlatıyor:
HZ. ÜSTAD “YÂ RABBİ! TÂHİRÎ KENDİNİ BİLMESİN” DİYORDU DEVAMLI...
Ben, Üstad Bediüzzaman Said Nursi’nin Tâhirî Ağabey gibi hiçbir ağabeyden bahsettiğini duymadım. Üstad “Yâ Rabbi! Tâhirî kendini bilmesin” diyordu devamlı. Mükerrer defa, belki en aşağı yirmi sefer duymuşumdur. Hiçbir ağabey hakkında duymadım böyle.
Üstad bir gün, “Tâhirî!” dedi.
“Buyur efendim!”
“Azıcık kendini bilmek mi istersin, bu hizmette istihdam olunmanı mı istersin?”
“Aman efendim, aman efendim! Ben kendimi bilmek istemiyorum, istihdam olunmamı istiyorum” demişti.
Allah razı olsun! Yani Tâhirî Ağabey gibi nur talebeleri, dua musluğu idi. Böyle bilhassa fedakâr ağabey ve kardeşlerimize, yani nur talebelerine öyle dua ederdi ki, Peygamberimizden (asm) sonra bütün nur talebelerine teker teker dua ediyordu. Ve ondaki fedakârlık hiçbir kimsede yoktu.
TÂHİRÎ AĞABEY HER ŞEYİNİ SATIP HİZMETE KULLANDI
Biz Isparta’ya vardık, başka kimsemiz de yoktu. Bizi hiç sıkmadı Tâhirî Ağabey. O anda ne kadar tarlası varsa satıp satıp hizmete vermişti.
Bana bir gün:
“Ahi, ahi! Damatlara mı kalacak? Allah onların rızkını verir” dedi. Hakikaten bir evi kalmıştı, onu da sağlığında Kur’an’a verdi. En bahtiyar o, her şeyini verdi hizmete. Allah razı olsun!
Hiçbir günden bir güne Üstad’a “Olmaz efendim” yoktu. Hiç kat’iyen demedi... ‘Tâhirî!’ dendi mi “Tamam efendim!” derdi. Onun için Üstad “Yâ Rabbi! Tâhirî kendini bilmesin” diyordu.