NT Polatlı Mağazası'nın davetlisi olarak Polatlı'ya gelen yazar Mehmet Akar, 13 Eylül Kültür Merkezi'nde okuyucularla buluştu. Mehmet Akar, Allah’ın kainatı yarattığını ve Hz. Muhammed (sav)'i de emsal olarak gönderdiğini belirterek, Allah'ın dinini sahipsiz bırakmayacağını söyledi. Akar, “Bir muallim gittikten sonra bir başka muallimi de Allah gönderir. Siz o cennet ağacının etrafında toplanırsınız. Hz. Mevlana diyor ki; 'Allah’ın Peygamberleri, mürşitleri, enbiyası bizim için emsaldirler. Uçurumlardan aşağıya yuvarlanmayalım. Pisliklere bulaşmayalım. Bir çukura düşmeyelim diye.' Bugün dünyanın bulaşmadığı pislik, toslamadığı duvar, düşmediği çukur kalmamışsa sebebi ne?” dedi.
Bediüzzaman Hazretleri'nin 'o'culuk 'bu'culuk yapmadığını anlatan yazar Mehmet Akar, Kur’an’ın davası için yola çıktığını hatırlattı. Akar, “İnkar-ı Uluhiyet davası hakkında verilen idam kararı Nur tefsirleri tarafından infaz edilmiştir. Allah’ı inkar hakkında, yani kainattan kovma kararı diyor, Nur tefsirleri tarafından tatbik edilmiştir. Yani bunları okuyan Allah’ı inkar etmeye cür'et edemez. Öldükten sonra dirilmeyi inkar edemez. Peygamberliği inkar edemez. Yani öyle bir anlatıyor ki arkadaşlar, şeytanı mağlup edecek dersler anlatıyor.” ifadelerini kullandı.
Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri'nde görünenleri anlatan Mehmet Akar, sözlerine şöyle devam etti: “Bu zatta çok müthiş bir iman görüyoruz. Allah’tan bahsetmeyi kainattaki her nesneden üstün tutuyor. Ve bütün bir ömür Allah’a ait meseller anlatıyor. Bizim de bir ömür derdimiz, davamız Allah’ı anlatmak olması lazım. Ciddi ibadet hassasiyeti görüyoruz. Onu namaz kılarken görenlerin, sanki onunla birlikte kainatın da namaza durduğunu duyuyoruz. Sabah namazına 5 saat erken kalkardı. Sabah namazından 5 saat öncesi yatsı namazı. Bir ömür böyle. Bizim gibi insanların kabuğunu kırmak için. Onun için Bediüzzaman Hazretlerine secdede bir ömür yaşadı diyebilirsiniz.”
Hz. İbrahim’in, Hz. Muhammed'in, Hz. Musa’nın şartlarının hiç müsait olmadığını aktaran yazar Mehmet Akar, Bediüzzaman Hazretleri'nin ölüm fermanının 1907 yılında verildiğini belirtti. Akar, “Osmanlı zamanında 18 tane adamı gösterdiler, sen de bunlar gibi İslamiyet mi diyorsun dediler. Kur’an bir hakikatse bin başım feda olsun dedi. Adamlar şaşırdılar, bu nasıl Allah’a iman ya. Ahrete inanıyordu. Ölümü Hz. Muhammed'e kavuşmak görüyordu. Beni Hz. Muhammed'e kavuşturacaksa ölüm benim için sevinç, düğündür, bayramdır diyordu. Ama bir an bile olsa sarsılmıyordu.” dedi.
Bediüzzaman Said Nursi’yi sürgün etmelerini anlatan Mehmet Akar, “İki sebep için gönderdiler. Memleketinden ve akrabalarından ayırmak. Peki muvaffak olabildiler mi? Hayır. Barla'da sürgünde iken kaldığı köy doğduğu Nurs köyüne çok benziyordu. 15 günde bir ekmek yedi. 56 yamalıklı pantolon giydi. Dünyayı ayaklarının önüne serdiler, kabul etmedi. Osmanlı’da mahreçti. Bir sene içerisinde ölür diyorlardı. Çekmediği çile kalmadı. İşte bu zat. Ayıldı, bayıldı 15 gün yemyeşil kustu. Kendine geldiğinde namazlarını kıldı. Bir vakit namazını bırakmadı. Eline, ayağına kelepçe vurdular. Elinde prangayı, ayağındaki kelepçeyi attı namazını kıldı. Bunu ne için yaptı? Şunu gösterdi: Şartlar müsait değildi. İnsanları fedakarlığı davet edin, sen de Müslümanlığa sahip çıkarsın, elin işini konuşuyor gibi konuşmayın. Senin alkışını kim istiyor. Ona bunu dedi, şu bunu dedi, ona, buna ne dediğini düşüneceğine yarın Allah ne diyeceksin onu düşün. Herkes etten kemikten. Herkes hayatının hesabını vermeye mecburdur. Hayatının hesabını verecek gibi yaşamaya mecburdur.” şeklinde sözlerini tamamladı. Yazar Mehmet Akar, daha sonra okuyucularının kitaplarını imzaladı.
Cihan