Risale Haber-Haber Merkezi
Bediüzzaman Said Nursî, İslâm âlimleri içinde nev-i şahsına münhasır bir kişiliğe sahiptir. Çocukluğundan vefat edinceye kadar da bu özelliğini muhafaza etmiş şahsiyetlerden biridir. Her ne kadar onun hayatını eski Said, yeni Said ve III. Said olmak üzere üç devreye/döneme ayrılıyorsa da “insan hayatı bir bütündür” ilkesini göz önünde bulundurduğunda Said Nursî’de de değişmeyen özellikler vardır. Onun değişmeyen özelliklerinden biri belki de en önemlisi “haksızlığa tahammül edememesi”dir. Onun Hizan’daki Şeyh Nur Muhammed’in medresesinde küçük bir öğrenci iken kendisine ikişer ikişer saldıran öğrencileri hocasına şikâyet etmesi, gençliğindeki Mirân aşiret reisi Mustafa Paşa’yı halka yaptığı zulümden dolayı uyarması ve Divân-ı Harb-i Örfî’de haksız yargılandıktan sonra “Yaşasın zalimler için cehennem” diye tepki göstermesi onun bu vasfını gösteren belli başlı hadiselerdir. Nursî’nin hayatında bunun gibi onlarca örnek gösterebiliriz. İşte bu özelliğinden dolayı ağa, şeyh, baba, padişah, devlet ya da kim tarafından yapılırsa yapılsın en küçük bir haksızlığı hazmedememiş, mümkün mertebe düzeltmeye çalışmıştır. Millet, din ve insanlık için yapılan olumlu bir davranışı da heyecanla savunmuş ve sahiplenmiştir.
"Hamidiye Süvari Alaylarından Köy Koruculuğuna" başlıklı tebliğin tamamını okumak için tıklayınız...