Türkiyede şer güçleri anlamak için çok araştırıp okumaya ihtiyaç yok aslında. Sadece Bediüzzaman Hz.lerinin hayatı, ön yargısız ve peşin hükümsüz okunup araştırıldığında görülecektir ki, Türkiye ne badireler atlatmış ve nasıl kendisine gelmiş.
Meraklı olanlar için İstanbul, Sultanhamam Yeşildirekte bulunan Rüstempaşa Medresesindeki çok önemli bir sergiden söz etmek istiyorum. Böyle sergilerin sadece İstanbulda olması yeterli değil, aslında bütün Türkiyeyi karış karış gezmeli ve memleketimiz hangi badirelerden geçerek bugünlere geldiği görülüp bilinmeli.
Bediüzzamanın hayatından önemli bir kesiti mercek altına alan ve o günlerden kalma belge ve hatıraları günümüze taşıyan Kastamonu Yılları sergisi, 22 Mart günü açıldı. Açılış Bediüzzamanın talebelerinden o günleri bizzat yaşayan Abdullah Yeğin, Abdülkadir Badıllı ile Bediüzzamanın; Hayatım hayatınla devam edecek dediği talebesi Mustafa Sungur ve İİKV Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmet Fırıncı tarafından gerçekleştirildi.
Barla Platformu tarafından hazırlanan ve geçen yılki Barla Yılları sergisinin devamı niteliğinde olan serginin kapsadığı dönem, Bediüzzamanın Isparta hayatıyla başlıyor ve Eskişehir ile Denizli hapislerini ve Kastamonudaki sürgün yıllarını içine alıyor.
Sergide o günlerde kalma eser ve belgeler yer alıyor. Bu eserler arasında, koğuştan koğuşa kibrit kutuları içinde gizlice ulaştırılan mektup ve risalelerin orijinalleri de var. En önemli eşyalardan biri de, Bediüzzamanın bin kalemli kâtip sözüyle tarif ettiği teksir makinesi. Bu makine, Ahmet Nazif Çelebi ile oğlu Salâhaddin Çelebi tarafından İneboluya getirilen ve Risalelerin çoğaltılmasında bir çığır açan orijinal makinenin tâ kendisi.
O dönemi Bediüzzaman Said Nursî ile birlikte yaşayan ve Risale-i Nurun birçok yerinde adları geçen kahramanlar da sergide ayrıca tanıtılıyor. Bu kahramanlardan hayatını Bediüzzaman uğruna feda eden Binbaşı Âsım Bey, Hafız Ali ve Hasan Feyzi ile ilgili belge ve bilgiler ise, Üç Şehitler adlı bir özel bir odada ziyarete açılıyor.
Serginin bir özel bölümü de hanımlara ait. Risale-i Nur hizmetinin ilk yıllarında büyük emekleri bulunan ve Risalelerde adları geçen bu hanımlarla ilgili belge ve hatıralar, Nur Hizmetinin Anneleri başlıklı bölüm de yer alıyor.
Malum Bediüzzaman Hazretleri 1926 yılında Barlaya sürgün edilmiş ve Risale-i Nurların büyük bir bölümü burada kaleme alınmış, daha sonra elle çoğaltılmıştı. Barlada mahalli memurların baskısından kurtulmak için Ispartaya nakil ister ve 1934 de nakledilir. Fakat orada beklenin aksine daha büyük baskı ile karşılaşır. Nihayet Mayıs 1935de onlarca talebesi ile birlikte Eskişehir hapsine gönderilir.
Ispartada kaldığı dönemde Lemalar isimli eserin önemli risaleleri telif edilir. Eskişehir hapsinde ise İsm-i Azam isimli 30. Lema başta olmak üzere birçok önemli risale telif edilmiştir. Mart 1936da hapisten tahliye edilerek hiç bekletilmeden Kastamonuya sürgün edilir ve 1943 yılına kadar göz hapsinde tutulur. Burada Ayetül Kübra gibi önemli bir risale telif edilir. Ayrıca talebeleriyle hizmetin inceliklerini ele alan mektupları Kastamonu Lahikası olarak vücuda gelir.
Risale-i Nur hizmetinin güçlenip kuvvetlenmesi ve Anadoluya kök salması, Kastamonu yıllarında olur. Onun Kurana hizmetinden rahatsız olanlar, bu sefer onu ve Anadolunun muhtelif yörelerindeki talebelerini Denizli hapsinde bir araya getirirler. Yıl 1943tür.
Bediüzzaman Hz.leri her musibette bir hayır tarafı görmeyi şiar edindiği için hapishaneye; Mederese-i Yusufiye ismini takar ve Nur talebelerinin bu maddi sıkıntıların olduğu dönemde en kolay görüşmeleri, hasret gidermeleri hapishanede buluşmak iledir der. Nihayet Denizli hapsi 16 Haziran 1944 günü beraatla neticelenir.
İşte bu sergide 1934 -1944 yılları arasında telif edilen eserlerin orijinalleri sergilendiği gibi bu dört merkezde yaşanan ve Kuran hizmeti açısından ibret alınması gereken çok önemli hadiseler de yaşanmıştır. Sergi 5 Nisan Pazar günü akşamına kadar her gün 10 ila 20 arası ücretsiz olarak ziyaretçilerini bekliyor.
Vakit